Son üç yılda 6 milyondan fazla Ukraynalıya kucak açan Avrupa’da özellikle İslam ülkelerinden olan göçlerin daha sıkı denetlenmesi de, Müslümanlara yönelik ayrımcılık mı var sorularını beraberinde getiriyor.
Dünya genelinde önlenemeyen savaşlar, toplumların yaşadıkları ülkelerden göç etmesine sebep olurken;hem kendi içlerinde bir kenetlenme sağlıyor, hem de gittikleri ülkelerde sığınmacı ve göçmenlere yönelik milliyetçi duyguları tetikliyor.
Avrupa’da, Amerika’da düzensiz göçlere yönelik siyasi söylemler artarken, göçmen karşıtı politikaları benimseyen aşırı sağ partilerin seçimlerde kazanımlar elde ettiğini görüyoruz.Ekonomik ve kültürel açıdan rahatsız olan toplumların daha fazla sığınmacı istemediğini söyleyebiliriz.
Günümüze dek zaten Afrika’dan, Asya’dan, Ortadoğu’dan göç alan Avrupa’ya son üç senedir Ukraynalıların da gitmesiyle ülkelerde karışıklıkların arttığını söyleyebiliriz.Ukrayna-Rus Savaşının neden olduğu enerji krizi ve yüksek enflasyon nedeniyle en güçlü Avrupa ülkelerinin bile zorlandığını görmekteyiz.
Son üç yılda 6 milyondan fazla Ukraynalıya kucak açan Avrupa’da özellikle İslam ülkelerinden olan göçlerin daha sıkı denetlenmesi de, Müslümanlara yönelik ayrımcılık mı var sorularını beraberinde getiriyor. Fransa, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde Kuzey Afrikalı göçmenlerin topluma uyum sağlamada çıkardıkları zorlukların, Suriyeli sığınmacılara karşı da önyargıları arttırdığını gözlemleyebiliriz.
Öte yandan, ABD’de milliyetçi bir lider olan Trump’ın seçimleri kazanması, ABD’ye gerçekleşen düzensiz göçlerin daha fazla denetleneceği anlamına geliyor. Ocak ayında göç konusunda sert yasal değişiklikleri onaylayan Trump yönetimi, Meksika’dan düzensiz göçleri durdurmak için tüm önlemleri alıyor. Ülke içinde kayıtsız kalanları ülkelerine geri göndermeyi amaçlıyor. Meksika sınırına asker yığıyor. Trump toplu sınır dışı etmeler veya tutuklamalar yapılacağını söylese de uygulanabilirliği tartışılıyor.
Elbette, pek çok sebeple başka ülkelere sığınan insanların gittikleri ülkelere uyum sağlaması uzun zaman ve çaba gerektiriyor. En başta işsizlik, kayıt dışı istihdam, ucuz iş gücü, kültürel farklılıklar; çözülmesi gereken sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.
Ülkemiz de bu konuda bir hayli tecrübeli. Son 50 senedir yaşanan savaşlardan dolayı Ortadoğu’dan, Afganistan’dan pek çok insanın ülkemize yerleştiğini görüyoruz. Aslında ülkemizi Avrupa’ya geçişlerde transit ülke olarak kullanmak isteseler de, Avrupa’ya gidemeyenlerin artık ülkemize yerleştiğini ve geldikleri ülkelere geri dönme fikrinden uzaklaşıldığını görüyoruz.
Avrupa ile ayrıştığımız bir nokta ise şu gibi görünüyor. Avrupa’da ülke ekonomilerinin bozulmamasını isteyen sağ partiler göçmenlere karşı çıkarken, ülkemizde ise muhalefet partilerinden bu konuda sesler yükseldiğini görüyoruz.
Son 10 senedir yaşanan yüksek enflasyon, pahalılık, fırsatçılık ve fiyat artışları nedeniyle gelirler artsa da masraflar da artıyor. Toplumumuzda ne yazık ki bir türlü refah seviyesini arttıramıyoruz. Bu nedenle komşu ülkelerde yaşanan gelişmelere karşı daha kırılgan bir yapıda kalmaya devam ediyoruz.Ancak savaşlardan olumsuz etkilensek de, göç konusunda Avrupa ve ABD kadar katı söylemleri barındırmıyoruz. Bu konuyu detaylarıyla ele almaya devam ederiz. İyi günler dilerim.