Madem ki direklerin tepesine koydu evini, sabitledi odunların arasına naylon şeyleri. Bir rüzgâr essin ve ayırt etsin insanın şimdiden doğmamış yavrulara ettiği eziyeti...
Bahar gelince kilometrelerce öteden gelip bir leylek konar evine.
Çevrede bulduğu ne varsa ağaç dalları, naylon maylon süsler evini mavi beyaz renginde.
Hiç ayağa kalkmadan bekler yavrularını günler ve gecelerce.
Sanır ki yavruları doğunca onlara güzel bir yuva hazırlamış da cicili bicili bir beşikte sallayacak.
Oysa yavruları doğar doğmaz naylonla buluşacak, savunmasız.
Naylondan bir ev bütün yavru göçmen kuşların nefesini durduracak.
Anlatamam leyleğe, indiremem leyleği.
Yuvana gelelim de bir temizleyelim doğal olmayanı, insanlar olarak çevreye saçtığımız çöpümüzü diyemem.
Madem ki direklerin tepesine koydu evini, sabitledi odunların arasına naylon şeyleri.
Bir rüzgâr essin ve ayırt etsin insanın şimdiden doğmamış yavrulara ettiği eziyeti...
Naylon bir yana, susuz ve bakımsız yerlere uğrayan göçmen kuşların hali de zor.
Ah göçmen kuşlarımız...
Leylekler, Flamingolar, Bahri kuşları...
Işıklı gölümüz bir kuş cenneti, suları azalsa da göçmen kuşlar için hala vazgeçilmez bir su kaynağı ve dinlenme noktası.
Ancak bir zamanlar dolu dolu Menderes nehrinin geçtiği, şimdilerde susuz tarihi Çıtak köprüsünün yanlarında bir leylek ölüsü gördüm geçenlerde.
Yolunu şaşırmış belli ki. Işıklı Gölü yerine kurak yerlere gelmeye kalkışınca susuz kalan hatta bataklığa dönen dere yatağında kalıvermiş zavallı.
Tarihi Çıtak köprüsünün Selçuklu ve Osmanlı zamanlarından beri en yalnız kaldığı zamanlar bu zamanlar sanırım.
Çevresindeki ağaçların büyüklüğü güzel, ancak bakımsız. Her yer sazlık olmuş, çevresi kullanışsız.
Leylekler, ilçemizde yaz boyu biraz soluklanıp gidecekler, ama susuzluk ayrı dert, çevredeki çöp, plastik ve bataklık yerler ayrı...
Göçmen kuşlar gidecek sonbaharda. Ama bizim çocuklarımız yaşayacak memleketimizde.
Her zaman temiz olalım, tarihi değerlerimize sahip çıkalım.