Atalarımız ‘’Allah açlıkla imtihan etmesin’’ demiş. Bir insan aç kalmaya görsün, çalar, çırpar, şerefini, namusunu ayaklar altına alır, beş kuruşa onurunu satar veya satmak zorunda kalır. Aç olan her şeyi yapar. Dünyanın en dürüst, en itibarlı, en iyi insanı olsa bile tüm değerlerini kaybeder, ar, namus ve tüm hasletler yok olur gider.

İnsanı ne ceza, ne kısıtlama, ne dayak, ne baskı, ne de başka yöntem tam manasıyla terbiye eder. Terbiyede en iyi metot, çok basit ve kolay bir uygulama; açlık.

“Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (12/ 53) ayetinde görüldüğü üzere nefsimiz bizleri daima kötülüklere, günahlara meylettirerek ibadetten ve taattan uzaklaştırabildiği kadar uzaklaştırır. Bizi böyle günah bataklığına çeken nefsimize gem vurup irademiz altına alıp sevap dairesinde, farz çemberinde kalmamız gerekir. Bunun en güzel veya tek çaresi açlıkla terbiyedir. Bu terbiye de aç kalarak yapılan oruç ibadetiyle mümkün olur.

Evet, nefsimizi terbiye etmenin en kısa, en kolay ve net bir şekilde yapılacak metot, oruç tutmaktır. Oruç tutarak, oruç boyunca nefsimize gem vururuz. Oruç ile nefsimizin istediğini, istediği an yerine getiremeyiz, böylece acizliğini anlayarak günahtan tamamen uzaklaştırır, ibadet, sevap ve tüm hayra ve hasenata yönlendiririz. Günaha girmeyip ibadet halkasına giren kalp tüm kötü hasletlerden, ahlaktan (kin, fesat, haset, gıybet vb.) temizlenmiş dupduru hale gelmiş olur.

Oruç, büyük cihat olan nefsimizle mücadelemizde bize kesin ve net zafer kazandırır. Oruç, kulluk bilincimizi doruklara çıkartır. Oruç, yaratılış gayemizi içlerimize kadar işler. Oruç, ruhumuza bir huzur indirerek bizlerin her ne halde olursak olalım mutlu ve mesut yaşamamızı sağlar. Oruç, kalbimizdeki tüm kötü huylarımızı adeta kazırcasına ortadan kaldırır. Yerine de ne kadar iyi hasletler varsa onu ilmek ilmek dokuyararak kalbimizi güzellik ve iyiliklerle donatır. Oruç, nefse kendisinin yaratılmış aciz, fakir, her şeye muhtaç olduğunu, gücünün her şeye yetemeyeceğini ve daima kendisini yaratan sonsuz kudret sahibi Allah’ın, Rabbi olduğunu ve O’na daima kulluk yapacağını öğretir.

Orucun saydığımız ve sayamadığımız nice özellikleri ve faydalarının oluşmasındaki baş aktör açlıktır. Fakat insanı, açlık değil, oruç terbiye eder. Oruç tutmadan oluşan açlık insanı daha çok kötülüklere meyil ettirir. Çünkü bu açlıkta ibadet niyeti, Allah’a karşı kulluğunu yerine getirme şuuru yoktur. Açlıkta kendi isteğiyle değil zorunluluktan aç kalma vardır. Kalpte orucun teslimiyeti, kabullenişi olmadığı için aç kalmaktan gelen bir nefret ve öfke hâkimdir. Hayat şartlarından aç kaldığı için de açlığı bir musibet, bela olarak görüyor. Açlık kimini daha da isyan ettirir, kimini de Allah’a daha da yakınlaştırır.

Demek ki, oruç sade, kuru bir açlıkla insanı terbiye ettirmiyormuş. Orucun sıhhati yani kabul olması için ilk önce niyet gerekir. Orucu Allah’a karşı bir ibadet ve kulluk vazifesini yerine getirme niyetini taşıyarak tuttuğumuz zaman açlığımız, kuru, sıradan bir açlıktan çıkarak bir gayesi, bir hedefi olan bir ibadete dönüşür. Böylece açlık bizleri terbiye ederek insanlığımıza dönmemize sebep olur.

Oruca niyet bizlerin bir kurallar halkasına girmemize sebep olur. Orucu bozan bozmayan, orucu daha faziletli nasıl tutulur, oruçluyken nelere dikkat edeceğimizin ve daha buna benzer kurallar, adaplar emir ve yasaklar, orucun ilkeleri gibi nitelikler açlığımızın boyutunu değiştirip bir ibadet ruhuna

dönüştürür. Bu da bizim orucu Allah’a karşı en büyük kulluk bilincimizle yapmamızı sağlar. Bu şuur da bizlerin nefsimize gem vurmamızı yani nefsimizi emrimiz altına almamızı sağlıyor.

Hâsılı, oruç ve açlık insan hayatındaki huzurun, saadetin mutluluğun dönüm noktası, anahtarı. Kötülüklere, günahlara, isyana karşı sağlam bir zırh. Allah’a yakınlaştıran en büyük araç, vasıta, en iyi terbiye metodu. Kulluğumuzu aşılayacak en iyi ilaç. Kalbimizi zehirleyen günahların en tesirli panzehiri. Bizleri hayata bağlayan en büyük bağ. Hislerimizi derinden etkileyerek tüm karamsarlıklardan uzaklaştıran, tüm hayır duygularımızı depreştirerek insanlara iyilik yaptıran, insana ahlaki değerleri kazandıran komple bir ibadettir.

Şunu göz ardı etmemiz gerek, açlığa oruç elbisesini giydirip niyet zırhını takarsak işte o zaman temiz, safi bir niyete ve orucun adap ve kurallarına ihlasla sımsıkıya sarılırız. Bu saydığımız ve sağamadığımız oruç ve açlığın faydaları ve özelliklerini hayatımıza yansıtırız ve kalbimize işleriz ve böylece nefsimizi terbiye ederiz.

Oruçlarımızı safi, ihlaslı niyetle tutmakla terbiye edilmiş bir nefisle mesut ve mutlu bir hayatı yaşamamız dileklerimle…