Kendimize ve etrafımıza bir baktığımızda Cenab-ı Allah’ın bizleri nimetleriyle çepeçevre ve an be an kuşattığını görürüz. En basitinden hava, güneş ve su. Bunlar hayatımızda daimi ve her an ihtiyaç duyduğumuz Allah’ ın nimetlerindendir.

Hiçbir anımız yok ki Allah’ın sayısız ve sonsuz nimetlerinden faydalanmamış olmayalım. Bir nefes alıp vermemiz. Güneşin ışığından ve ısısından, mevsimlerden hayatımızın her anında ve zamanında istifade ediyoruz. Ancak bu büyük nimetleri Allah bizlere bedava sunmuştur.

İhtiyaçlarımızı karşılayan insanlara teşekkür edip ücretlerini ödüyoruz. Fakat Cenab-ı Allahın bu sayısız nimetleriniz karşılığında bizden ne istediğini hiç düşündük mü? Evet, Allah bu nimetlerin karşılığında sadece ve sadece Ona kulluk ve şükretmemizi istiyor. Yani bu dünyadaki kullandığımız ve faydalandığımız her şeyin Allah tarafından bizlere sunulduğunu anlayıp ona tevazu ile ibadet edip, şükretmemizi istiyor.

Kuran- ı Kerimde ‘Hani rabbiniz şöyle buyurmuştu: Ant olsun eğer şükür ederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım şiddetlidir.’ Yani “Allah siz bana yürüyerek gelin ben size koşa koşa gelirim. Bir adım gelin ben on adım gelirim” demek suretiyle eğer şükreden kullardan olursak hem bu dünyada hem ahirette nimetlerini kat kat artıracağını vaad ediyor.

Şükür, insanı kendisinin aciz ihtiyaçlarının sınırsız olduğunu anlaması ve o ihtiyaçlarını kendisi elde edemeyip sonsuz kudret sahibi olan Rahmanür-Rahim Allah tarafından karşılandığını bilmesidir. Böylece en büyük düşmanımız nefis ve enaniyeti buzun sıcakta eridiği gibi eritip; ihlas huşu ve tevazu zırhına bürünüp tam bir kul olur.

Şükrümüzü sadece Elhamdülillah demekle yerine getirmiş olamayız. İbadet ederek haramlardan sakınarak Allah’ın emir ve yasaklarına uyduğumuz zaman şükrümüzü en iyi şekilde eda etmiş oluruz.

İşlemiş veya işlememiş günahları af olmasına rağmen geceleri dizleri şişinceye, gözleri kan çanağına dönünceye kadar ibadet ederdi. Niçin bu kadar kendinizi hırpalıyorsunuz diye sorulduğunda da Rabbime şükreden kul olmayayım mı diye cevap verirdi .

Evet! Peygamberimiz bu halde olursa biz nasıl

Şükrümüzü eda etmemiz gerekir? Allah’tan dilerim ki O’na hakkıyla şükredenlerden oluruz.