Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bazı olayları anlamak uzun yıllar alıyor. Bir de yaşanılmışlık sonrası neler oldu? Kısaca hadise, sebep ve netice! Örnek olarak aklıma gelenlerden biri de 11 Eylül İkiz Kuleler. Bir uçak gelecek kale gibi binalar yerle yeksan olacak…
İnanıyor musunuz?
Olayları anlamak adına sonrasında ne oldu, neler yaşandı, kimler ne diye düşman edildi gibi sorular da sorabilirsiniz. Ve başka? İkiz Kuleler de çalışanların kimlikleri, milletleri ve etnik kökenleri, o gün işe kimler geldi kimler gelmedi? Ve benzeri sorular. Çok fazla katlı binaların altına zamanı geldiğinde çevreye zarar vermeden yıkılması amacı ile patlayıcılar yerleştirilir. Bu İkiz Kuleler de 11 Eylül günü birileri patlayıcıları patlatmış olabilir mi? Aklıma gelen ve sorulması gereken en esaslı sorulardan biri, belki de en önemlisi: O gün işe gelmeyenlerin ekseriyeti kimler ve hangi etnik kökene sahipler?
Hitler’i biliyorsunuz. Bazılarının: “Sana selam olsun, çok yaşa” gibi ve benzeri anlamlar ifade eden, Hayl (Hiel) Hitler dedikleri. Ben ve benim gibilerin de “ Hayın Hitler” dediği adam. Ne yaptı bu adam? Yahudi diye Musevi Türkleri mi öldürdü, işe yaramaz gördükleri Yahudileri mi, çölde kurulacak devlete gitmek istemeyenlere gözdağı mı verildi? Hitler’i finanse edip sahaya sürenler kim ya da kimler? Hitler sonrası ne oldu, neler yaşandı, kim kazandı, hangi devlet kuruldu ve dünyayı yönetmek adına kimler hangi antlaşmalarla aralarında anlaşarak nasıl paylaştı?
Asıl sorulması gereken o kadar çok soru var ki!..
Ayılarla çakma dayıların kol kola, kucak kucağa dans ettiği bir dünya var…
Ve bir de “Üst Akıl” diye bize propaganda ettikleri bir şey var.
Hayber Kalesi fethi sonrasında Hazreti Peygamberi zehirleten zihniyet ile, 11 Eylül Vakıasını gerçekleştiren zihniyet ve Hitler’i sahaya sürenler de ayrıca bugün Filistin Topraklarını işgal edip sivil, yaşlı, kadın, çocuk demeden masum insanları katleden, üzerlerine bomba yağdıran, saldıran ve saldırtan zihniyet aynı.
Çok sevdiğim bir söz var, diyor ki:
“Kaptanın ustalığı durgun sularda değil, fırtınalı havalarda belli olur.”