Eskiden insanlarla konuşurken espriler yapardım, şimdi öyle bir şey yok. Arada bir güleyim diye Esra Erol da evli başka adamlara kaçan kadınları ve hatunlarını aldatan kocaları izliyorum ama gülemiyorum, ağladığım zamanlar da oluyor.

Yine rüyalarımın birinde hiç tanımadığım ağaçları bol bir mezarlıkta rahmetli babamın amcaoğlu Kamil Korkmaz amcam büyük bir ateş yakmış, ocağın başına oturmuş, yanında tanımadığım insanlar var. Selam verdim oturdum, “Kamil amca” dedim, “Ben seni hayatımda hiç görmedim, tanışmak bugüne nasipmiş…”

Baya bir sohbet ettik. Hemde çok samimi, sıcak ve içten.

Bir ara sol tarafta tek başına oturan rahmetli anamı gördüm, öfkeli bir şekilde bana bakıyordu. Anam yaşarken de bana bazen böyle ters ve öfkeli bakardı. Arada bir dayak da yerdim. Bir gün anam bahçelerden birini bir yıllığına kiraya vermiş, salatalık (hıyar) dikmişler. Ben nereden bilirim o yaşta öyle bir şeyi, gittim bahçeden bir hıyar yedim diye anam beni dövdü, yere yatırdı kafama taşlarla vurdu. Bu da yetmedi, “Sen niye hırsızlık yaptın” diyerek ayaklarımdan ağaca astı.

Benim çocukluk günlerimin kahramanı Hamzagarısı diye bilinen bir kadın vardı, ağzından sigarası eksik olmazdı. Birine kızdı mı hemen bir lakap takardı ve o kişi o lakapla bilinirdi. “Eğri Külak” gibi bir sürü lakap taktıkları insanlar vardı. Her eve girip çıktığı için köyün tüm haberlerini ben ondan öğrenirdim, kendimi onun çırağı gibi hissederdim. Eskiden bizim köyün yarısı o kadına aitmiş, çok zenginmiş. İşte o yaşlı kadın çocukluk günlerimin en kahraman insanıydı. Beni de severdi. Ne zaman aç kalsak bize yiyecek bir şeyler getirirdi. Allah bol nurlu ışıklar içinde yatırsın, taksiratını affetsin, mekanını cennet kılsın.

Ayaklarımdan asılı dayak yerken geldi Hamzagarısı teyzem ve annemin elinden beni aldı, kurtardı. Dediğim gibi kendisi bilgi toplamadaki baş öğretmenim, hocam, istihbarat şefim gibiydi…

Rüya sonrası gündüz müsait bir zamanda Mehmet Coşgun amcamın kızının kızı Raziye ablamı aradım, rüyamı anlattım. “Korkuyorum abla, yoksa ben ölecek miyim? Yaşayan bir akrabamla sohbet etmek için seni aradım, müsaitsen biraz sohbet edebilir miyiz” diye de sordum. “Korkma, ölmüşlerimiz senden hayır bekliyor” diye teselli etti beni.

“Allah bağışlasın senin iki oğlun var ablacım, başka çocukların var mı?” Raziye ablam dedi ki: “Benim bir de Nimet adında kızım vardı, trafik kazasında kaybettik…”

İşte o an ben bittim, ne diyeceğimi bilemedim.