Sordum:

-Emmi sen niye bu kadar çok kilo verdin de zayıfladın, bir derdin tasan mı var, kendine biraz daha iyi baksan olmaz mı?

-Nasıl olacak o?

-Kendine iyi bak, güzel yemekler, bol meyve sebze ye, doğal olan ne varsa ye, o zaman olur.

-Her yer kapalı, yemek siparişi de yapamıyorum.

-Niye?

-Korona var diye korkuyorum.

-Yemeğini kendin yap o zaman.

-Dün akşam ocağa mercimek koydum pişmedi, sabaha bıraktım. Elin yemeği bir saatte, benimki pişmiyor 11 saatte.

-Mercimek dediğin ne ki Emmi, en kolay pişeni.

-Sen biliyor musun?

-Ne demek Emmi, tabi ki.

-Benim mercimek taneleri erimedi, şişmedi. Ne yapayım?

-Erimeyen taneleri sarımsak döveceği ile iyice ez, sonra sıcak su tenceresine at.

-Başka?

-İçine canın ne istiyorsa at. Havuç, patates, soğan, biber, patlıcan. Bir de domatesi sakın unutma. Hatta varsa bayat ekmek de atsan çok daha iyi olur.

-Nohut da atsam olur mu?

-Süper olur emmi. Nohutlu mercimek olur, ben çekiçle eziyorum sonra nohut yemeği kendi halinde çok kolay pişiyor.

-Ciddi misin?

-Essah diyom Emmi.

Elimden geldiği dilimin de döndüğü kadarı ile mercimek çorbası hakkında bilgiler verdim. İnsan bildiği kadar anlatır, bilmediklerimi nasıl anlatabilirim ki…

Aradan birkaç saat geçti, Emmi aradı beni. Dedi ki,”Sayende yemekten başka her şeye benzedi, ne tat var ne tuz, ne de renk.” Ben de sorun yok, dedim. Sen biraz salça, biraz da tuz koy, yeniden kaynat.

Sonuç mu? Olmamış. Koskoca adam ama bir çorbayı pişirmesini bile beceremiyor. Baktım baş edemiyorum, diyecektim diyemedim, sen en iyisi bekarlığa veda et evlen diye. Biliyorum Emmi, iki evlilik yaptı. Biri evli bir adama kaçtı, diğeri de İnternet de tanıştığına. Bir daha evlense garantisi mi var? Anasının da karantinası var…

“Google Amca”ya İnternet üzerinden sormasını istedim.

Halil Emmi, dedi ki:

-Biri bana iyi bak dedi mi, uyuz oluyorum. Ben daha adam gibi yemek yapmasını bırak, bir çorbayı bile pişirmesin beceremiyorum. Sen söyle, bu durumda kendime nasıl iyi bakabilirim?