1934 Soyadı Kanunu çıktığında Mehmet amcam, dedem Hasan gibi Coşgun soyadını alır. Babam asker olduğu için dedemin hangi soyadı aldığını bilmez, Doğan soyadını alır. Azime halam evlenir, soyadı Pekuz. Fatma halam erken ölür. Halil amcam, düğününde önce annesi (Benim de babaannem) Kozak kızı Kerime ölür. Ertelenen düğünde damat Halil ölür,1930. Düğün üçüncü ve son kez bahtı kara gelin Hatice ile babamın düğünü olur.
Bu düğünün öyküsünü İstanbul İki Kelime Yayınlarında (2004) çıkan ikinci kitabım Kazan Ağlar da anlattım. Ayrıca babamı anlatan Sen Türkülerini Söyle Haydanlı türküsünün sözlerini yazdım, bestelettim. Yazdığım türkü sözleri ile bestelenen tüm türkülerin telif hakları şahsıma aittir.
7 yaşında ve ilk kez geldiğim Haydan da Mehmet adında amcam olduğunu öğrenince evine gittim. Gittim gitmesine ama Mehmet amcam babamla bir eşek semeri yüzünden küs kalmışlar. İyi de eşek semeri ne alaka? Babamla küs diye çocukları ile küs mü olur Haydanlı bir amca?
Sonuç itibari ile eşek semerinden ben de nasibimi aldım.
Bu iki rahmetli Haydanlı babam ile amcam, vasiyet etmişler. “Cenazeme bile gelmesin” diye. Bu ne “Haydanlı Kini?” Alt tarafı bir eşek semeri. Ve hakikat bu, nasip olmuyor cenazeleri!
O günler de genelde Kanlı Göl etrafında dolaştım. Bazen babamla birlikte inşaatlara gittik. Bazen Çakır Hamza amcanın evine, bazen de çoğu kez babamın iki katlı kerpiç evinde ilk giriş katında yalnız zaman geçirirdim. Bir gün rahmetli Nazmiye ablam, Özgül ablam ve İzmir’de yaşayan rahmetli Mehmet ağabeyimin oğlu, benden yaşça büyük yeğenimle üçü dövmeye geldiler. Hemen kapıyı arkadan kilitledim ve beni dövmelerine izin vermedim. Bağırdılar, çağırdılar: “Sana bunun hesabını sorarız” diyerek gittiler. Anlam veremediğim ve yıllarca sorguladığım bir durumdu bu. Psikolojik olarak çok etkilenmiştim. Ablalarımdan ve onlarla birlik olup beni dövmeye teşebbüs eden yeğenimden korktum. O yaşadığım anı, bugün bile unutamıyorum.
Durumun vahametini hissedip evin içine kaçarak kapıyı arkadan kilitleyip ani baskın ve dayak yemekten son anda kurtulduğum o olay, ablalarımdan da ağabeyimin çocuklarından da korkmama ve mesafeyi uzak tutmama sebep oldu. 7 yaşında iki ablamı tanımıştım, Nazmiye ve Özgül ablamı. 19 yaşında Azize ablamı, daha sonra Azime ablamı. 23 yaşında ise Afize ablamı 2020 Mart, Korona Virüs öncesi ziyarete gelen Haydanlı rahmetli Mehmet (Babamın öğrencilerinden) Yazıcı damadı yeğen Coşkun’a sordum:
-Nazmiye ve Özgül ablamla beni dövmeye geldin, o günü hatırlar mısın?
-Hatırlıyorum. Sen kuşların yuvasını bozdun.
Aradan geçen uzun yıllar sonrasında bir gün Özgül ablama da sordum. O da aynısını söyledi. Rahmetli Nazmiye ablama sormamıştım.
Oysa ki ben, Haydan’da kuşların yuvasını bozduğumu hiç hatırlamıyorum.