7 Şubat 2024, günlerden Çarşamba, 05. Saat sabahın körü, uyudum uyandım, başka uyku yok. Recep adında bir arkadaşım: “Uyuyan aslandan uyanık tilki iyidir” derdi. Arkadaşım Mehmet ustanın lokantasına gittim. Maksat biraz sohbet, çay ve çorba. Mehmet usta hanımı ile birlikte saat 4 gibi gecenin ayazında lokantaya gelmiş, kendisi çorba hanımı da gözleme yapıyor. İki de çocukları var, onlar da uyuyor. Yengeye maaşını ve sigortalı olup olmadığını sordum. “Ne maaşı, ne sigortası” dedi, “Burası çocukların, onlara çalışıyoruz.” Mehmet usta ve hanımı çocuklara lokanta ve büfe açmış. Sabah erkenden geliyorlar, çocuklar da kuşluk vakti güzelim uykularından uyanıp geliyorlar.

Niye yazıyorum, anlatayım.

Eskiden gençler erkenden kalkar, günlük işlere bakardı. Günümüzde ise tam tersi, yaşlı ana ve babalar erken kalkıyor evlatlara çalışıyor. Neymiş efendim, dedikleri de: “Biz yemedik onlar yesin, biz yaşayamadık onlar yaşasın.” Mantık bu. Böyle bir bakış açısı ile hazırcı, biraz da tembel bir nesil yetiştirdik. Gecenin ayazını yiyen bizim nesil, aynı hızda yemeye devam. Bir başka tanıdığım da oğlu ve gelini çalıştığı için hanımını torunlara baksın diye göndermiş. Tek başına evde kuru ekmek yemeye devam. “Sadrazam Torunumu” diyeceğim, diyemiyorum. Bir tarafı adama batacak, o yüzden diyemedim.

İnsan yaşlanınca sağlık nedir, anlıyor. Biraz huzur, biraz da mutluluk arıyor. Ama nerede o güzel günler, yok. Kahırlı hayatın eziyetini yaşayan o çileli insanlar ölüyor, öldükleri gibi de unutuluyor, sanki hiç yaşamamış gibi…

Eskiden insanlar ölünce üç beş gün ağlıyorlardı, şimdi o da yok. Çağırıyorlar hocayı, birkaç gün dua okutuyorlar, ardından miras paylaşımı. Kardeş dediğin miras da belli olurmuş. Her ailede istisnalar hariç bir ya da birkaç uyanık oluyor. Ana baba yaşarken kafaya almış mirası üstüne geçirmiş. Evet, maalesef durum biraz acı ama böyle. Sonra kardeşler arası kavgalar, küslükler başlıyor. Ana babanın hatası kadar sistemden kaynaklı bir arıza var. Pir Sultan Abdal’ın da dediği gibi: “Bozuk düzende sağlam çark bulunmaz” mış…

Çocuklara: “Sadrazam Dölü” torunlara da, “Sadrazam Torunu” gibi davranarak yaptığımız iyi mi, kötü mü, bir bakmak incelemek ve analiz yapmak lazım. Hadise, sebep ve netice. Onlar bu dünyada daha iyi yaşasın diye davranışlarımız sonrası bize ait hayatlara yaptığımız nice haksızlıklar. Bu da kendimize karşı adı konmamış bir zulüm.

Sonuç olarak, kendime ait bir anlamlı sözle yazıma son vereyim: “Çocuklarınıza iyi bir gelecek hazırlamak yerine, çocuklarınızı geleceğe iyi hazırlayınız.”