“Seyitgazi yolundan git, kestirme.”
Yanımda daha sonraki yıllarda 3. kalp krizinden ahirete benden önce göç eden rahmetli Aziziyeli Cafer M. var. Yağmur başladı, öyle güzel yağıyor ki. Ateş yakıp ısınacak, üstümüzü kurutacak bir yer olsa, ıslanma niyetim var.
Sırtında çantası olan biri, dur işareti yapınca dedim:
—Cafer amca yazık günahtır, yağmurda ıslanmasın.
—Urlu mu ursuz mu, hırlı mı hırsız mı? Kim olduğu belli değil, almasan.
Allah’ın yolda kalmış bir garip kulu, ıslanmasına gönlüm razı gelemezdi.
Yolculuk hali, yoruldum. Durumu fark eden çantalı, dedi ki:
—İsterseniz sürebilirim.
Direksiyona geçen genç gelene sövüyor, gidene hakaret ediyor, bir garip davranmaya başladı. Neymiş efendim, “Araba öyle kullanılmazmış, sen ehliyeti kimden aldın, sana ehliyet verenin de, verecek olanın da, gelmişini geçmişini…” gibi lafları duymaya başladım.
Tedirgin oldum, korktum.
Sakin görüp iyi huylu sandığım adam gitmiş, yerine tarifi zor biri gelmişti. Direksiyona geçip arabayı kullanmak insanı bu kadar mı değiştirebilirdi?
İşin kötü tarafı bu arkadaş üniversite okumuştu. İnsan bir değil on üniversite bitirse ne olacak ki, gerekli eğitimi alamadıktan sonra? Okul mezunu olup diploma sahibi olmak başka şey, eğitimli olmak daha başka bir şey…
Nasıl bir ruh halinde olduğunu anlayamadığım birinin kullandığı arabada yolcuyum, dışarıda manzarayı pencereyi açıp izlemeye korkuyorum. Sağ ayağım sürekli yere basıyor, iyi de ayağımın altında fren pedalı yok ki!..
Ben de başladım içimden, diyorum ki:
“Senin kullandığın arabanın da, arabayı verenin de, ehliyeti kim verdi ise yedi sülalesinin de boynu altında kalmasın…” gibi hayırlı dualar etmeye…
Boş konuşmamış atalarımız, ne demiş:
“At, avrat, pusat verilmez.”
Psikolojik durum yumuşasın diye, sordum:
—Üniversite öğrencilik yıllarınız nasıldı?
—Berbattı.
—Hayırdır, niye?
—Bizim Corc beni zorla istemediğim bir bölüme gönderdi.
—Corc, kim?
—Babam.
—Şu ünlü, meşhur Başkan Corc We Buşht, baban mı?
—Yok, o değil.
—Babana Corc mu diyorsun?
Tam o sırada önden gelen arabaya, el kol sallayarak, “Başlarım senin şoförlüğüne hırbo. ” dedi.
Korkudan sesimi çıkaramadım, bekledim.
Gelen geçen arabalara birkaç güzel laf ettikten sonra bana bakıp, konuştu:
—Çok bilmiş hastalık hastası babama anamla ben, Corc diyoruz.
Adını sormaya çekindiğim Corc’un oğlu ile yollardayız…
Adnan Doğan – Köyceğiz