İçinden: “Yüzlerce tavuğumuz var. Bir tanesi çalınmış. İşim gücüm yok, tavuk hırsızı peşinde mi koşacağım.” diye hayıflanır.

Birkaç gün sonra endişe ile babasının yanına varır.

”Baba, baba! Keçimiz ortalarda yok. Çalmışlar!” der.

Yaşlı adam; “Tavuğu çalanı buldun mu oğlum? Cezasını verdin mi?” diye sorar.

Oğlu ellerini iki yana açıp, “Ya sabır” der. Odadan çıkar.

Koca keçi gitti! İhtiyarın derdine bak! Bir kart tavuğun hesabını soruyor, der. Kendi kendine.

Kısa bir süre sonra çiftliğin en verimli ineği de ortadan kaybolur. Oğlu “İnek gitti baba !” diye feryat eder.

Baba, sakince sorar: “Tavuğu çalanı buldun mu? Cezasını verdin mi?”

Nihayet, çiftlikte ne var, ne yok hepsi çalınır. Buğday ambarı bomboş, ağıllar tenha kalır.

Her seferinde dehşet ve telaş ile durumu babasına haber veren oğlu hep aynı soru ile karşılaşır.

“Kart tavuğu çalanı buldun mu? Cezasını verdin mi?”

Günün birinde, delikanlı kan ter içinde babasının yattığı döşeğin başına gelir.

Yaşlı adam çok ağır hastadır artık. Dünya üzerindeki vakti sayılıdır.

Baba der, Delikanlı. “Kız kardeşim ortada yok!” Kaçırmışlar!

Ölüm döşeğindeki ihtiyar anlaşılır, anlaşılmaz bir hırıltı ile sorar; “Tavuk hırsızını yakaladın mı? Cezasını verdin mi?”

Tavuk çalınalı aradan yıllar geçmiştir. Geçen zaman içerisinde bu çiftçi aile ellerinde ne var ne yok kaybetmiştir. En sonunda canları ve namusları da ellerinden alınmıştır.

Yaşlı adam son nefesini vermeden önce son kez fısıldar. Oğlum, Eğer sen kart tavuğu çalanı zamanında bulup, cezalandırsaydın. Başımıza bunlar gelmezdi.

Vurdumduymazlığını, zaaf zannettiler. Kibrini, güçsüzlük zannettiler. Yufka yüreğini, çaresizlik zannettiler. Çiftliğini talan ettiler. En sonunda arını, namusunu da elinden aldılar.

Git, önce o tavuğu çalanı bul ve cezalandır der. Son nefesini verir!

İlk olay olduğun da önlemini alamazsak arkası gelir ve ortada kaybedilecek bir şey kalmaz.

Kibiri, vurdumduymazlığı, adam sendeciliği, çokbilmişliği, ukalalığı, fikri sabitliği bir kenara bırakmalıyız.

En önemlisi gözlerimizi kör eden,(hangi partili olursak olalım)siyasi biatçılığı bırakıp, Doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilmeliyiz…

Esen kalın.