Anamın; babamın dayısı Saadet’le geçinemeyip dur durak bilmeyen kavgaları, evde hisseleri olan babamın dayılarının en küçük bir olumsuz durumda “ Evin yarıdan çoğu bizim, evimizden çık!” türünden baskıları nedeni ile Hocaların avludaki bir göz odadan çıkıp, iyi kötü bir yer bulup derme çatma da olsa başımızı sokacak bir tünek yapma kararı sonrası babam evde olan üçte bir hissesi ve Köseler Yaylasındaki tarlalarını Mehmet Dayısına satar. Gıssöğüt Yolundaki yarım dönüm tarlasını, Halime Halasının Çivril Yolundaki, şimdi evimizin olduğu yer, ile değişir. Başlar dağ taş, gece gündüz demeyip dur durak bilmeden odun kesip gelip satmaya, ağaç kesip evin örtüsünde kullanmak üzere istiflemeye…
Bu arada elimde avucumda bulunsun, ev yapılırken ele güne muhtaç olmayayım diye Üyüğe (höyük) doğru giden yolun sol tarafındaki bir dönüm tarlayı ‘dönesiye’ yani daha sonra geri alma hakkı saklı kalmak üzere Avcı Musa’sına satar.
Köy yerinde komşunun tavuğu komşusunun avlusuna zıplasa duyulur. Nitekim babamın tarla sattığı da duyulmuştur…
Köyün kumarcı tayfası başta Berduş İbiram olmak üzere: Salanın Halil,İrebişin Necati,Cennetin Memiş,Barıtci Garısının Urfan, Guşcalan Halit…Başlarlar babamı kollamaya…Bir Halit gelir “ dün gece şöyle gazandım, böyle üttüm…” diye, bir Memiş. Ertesi günü Urfan, daha ertesi günü Halil …
Sonunda babam zokayı yutup Guşcalan Halidin peşine takır. Halit, Osman Dayısının oğludur. Çocuklukları beraber geçmiş, Çivril’e ilkokula beraber gitmiş, okula gidiyoruz diye evden çıkıp Çivril bağlarında akşama kadar sapanla kuş peşinde koşmuş, okula gitmedikleri anlaşılınca Osman Dayısından beraber dayak yemişler. Hatta aynı gün, aynı davul tümbek, aynı düğün yemeği, üç yaylı ve on sekiz tatar arabasından oluşan aynı düğün alayı ile evlenmişler…
Babam eve gelmeyince anam sabaha dek gözünü kırpmaz. Sabah ezanı okunurken eve doğru yaklaşan ayak sesleri üzerine, arkasından sürgülediği kapıyı açmak üzere yerinden doğrulurken bir yandan da içinden “ bu ayak sesleri İyibin değil ya…” diye geçirmektedir. Gerçekten de gelen babam değil Barıtcı Gızıdır. Anam şaşkın mel mel bakarken Barıtcı Gızı: “ Gıııı…Yandık gittik…Ciğerinden yanıp boynu altında galası İyip olan parayı üttürmüş…Üstüne üstlük Halit denen geberesiceye on lira da borçlanmış…” deyip dönüp gitmiş…
Bağırtı çığırtıya ben uyanmış aval avanak bakınırken anam gelip beni kucakladı. Giydirmeye başladı.,Bu arada babam gelip kendini mindere attı. Başladı hüngür hüngür ağlamaya…Anam benim elimden tutup kapıya doğru sürüklerken başını geriye doğru çevirip “ Hem gumar oynuyo…hem üttürüyo…hem de yatmış garı gibi ağlıyo! “ deyip kapıyı arkamızdan çarptı…
Sabahın köründe, yayan yapıldak, sabah namazı için camiye doğru gelenlerin şaşkın bakışları geride bırakıp köyden Çivril’e doğru yollandık.