Bir bina düşünün, temelleri sağlam olmayan, kötü malzemeden yapılmış özensiz bir bina. En ufak bir sarsıntıda yerle bir olur ve geri dönülmeyecek hasarlar bırakır. Ama eğer sağlam bir temeli varsa, her türlü doğal afetler ve dıştan gelen yıkıcı etmenlerden korur kendini. İlişkiler de bir binaya benzer. Her ilişkinin kendine has dinamiği, dengesi vardır ama güvenmek nasıl inşa ediliyor? O kişiyi ilk gördüğümüz anda güvenebileceğimizi anlayabilir miyiz? Anlıyorsak nasıl? Bir bakışından, bir kelimesinden, yoksa ufak bir davranışından mı?

Bir insanın en mutlu olabileceği yerlerden birisidir güvendiği birilerinin yanında olmak. Kim istemez ki gözlerini kapattığında kendini tamamen özgür bırakmayı, koşulsuz inanmayı, sevmeyi ve sevilmeyi en önemlisi de güvenmeyi. Güvendiğimiz insanlara karşı her türlü sırrımızı açar onlarla iş birliği yapar ve saygı duyarız. Güvenmediğimiz birinin yanında olduğumuzu düşünürsek, güvensizliğin getirdiği kaygı, tedirginlik ve kaçınma hali de bir o kadar fazla olur. Kısacası, en temel duygularımızdandır güvenmek. İlişkiyi oluşturan en sağlam temel de diyebiliriz. Birbirini tanımakla başlar her şey ve zamanla güven de güvensizlik de öğrenilen bir şey haline gelir. İlişkilerimizde birçok deneyim yaşar ve bunun sonucunda kararlara varırız. Güvensizlik de bir anda ortaya çıkmaz, yaşadığımız olumsuz deneyimin sonunda bu hissi yaşarız.

Romantik ilişkilerde yaşanan güvensizlikler çığ gibidir. Ufak bir kırılma ile başlar, yavaşça ve bir anda artarak büyür. Daha önce de bahsettiğim gibi güven öğrenilen bir duygudur. İlişkilerdeki güven kırılması, ya her iki tarafın ya da bir tarafın tutarsızlıkları ve istikrarsız olduğu durumlarda meydana çıkar. Bu konu çözülmezse her iki kişi için de çığın altında kalmak kaçınılmaz hale gelir. Pekala, güvensizlik neden kaynaklanır?

Güven eksikliği dediğimiz şey bireyin kendisini yetersiz olarak görmesidir. Kişinin kendisinde olmadığı özellikleri, ilişki içinde olduğu insanın bir başkasına ilgi veya alaka duymasından ötürü kaygı duyması ve buna zamanla inanması haline gelir. Böylece kişi, ilişki içerisinde olduğu kişiyi yargılamaya başlar, baskılar, kıskanır ve şiddetli bir kaybetme duygusuna kapılır, şüpheciliği artar ve öfke patlamaları yaşar. Kontrol altına alınamaz hale gelir. Oysaki gerçekten seven ve güvenen insan bunları yapabilir mi? Sağlıklı bir güven ilişkisi olan çiftler, birbirlerinin alanlarına, fikirlerine saygı duyar ve özgürlüklerine karışmazlar. Sevdiği insanın da bir sosyal hayatı, kendine özgü bir yaşantısı olduğunun bilincinde olurlar ve ona göre davranış sergilerler. Önümüzdeki hafta sağlıklı bir ilişki için neler yapılmalı, ilişkimizin sağlık kriterleri nelerdir gibi konularda bilgi vereceğim. Haftaya görüşmek üzere. Sağlıkla kalın.