O ilk kitabı yazdığım günlerde, “Bu dünyada bir canlı olarak yaşamışsan, bir sümüklü böcek bile olsan iz bırakmalısın” diye düşünüyordum. Yıllar sonra bugün böyle düşünmüyorum. Bir anımı sizlerle paylaşmayı istiyorum.

Haydanlı adlı kitabımı yazarken yarısını satmıştım. Kitap yazdığımı duyan polisler de yazmakta olduğum kitaptan satın almışlardı. Haydanlı kitabım yayınlandıktan birkaç ay sonra havada bulutlar vardı ve ben yağmur yağar mı, yağmaz mı diye bulutlara bakıyordum ki, bir polis yolumu kesti. Bulutların ardından yağacak yağmurda ıslanmanın hayalini yaşarken polisi görünce çok korktum. Polisten de jandarmadan da korkutularak büyütülmüş bir nesildik. Ben ya daha çok korkutulmuştum ya da ruhumda korkak insandım, öyle ki; resmi her elbiseli insandan korkardım. Zabıtadan, ormancıdan, itfaiyeciden, postacıdan ve hatta karanlık geceler de beni takip eden gölgemden…

Konya’da birini yaraladıkları bir otobüs dolusu insanın içinde ben de vardım, tuvalette dayak yediğim anılarım da var.

Hiç kimseyi suçlamayıp kader deyip geçtiğim günler.

Demem o ki, yaşadıkça öğrendim hayatı ve insanları…

Atalarımızın da dediği gibi:

“Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz…”

Bol noktalar koyuyorum ya, bunlar anlatmak isteyip de yazamadıklarım.

Hayatım boyu her gördüğüm polisi amir, emniyet müdürü ve hatta bazılarını da emniyet genel müdürü, her gördüğüm onbaşıyı da general sandığım günlerin farkındalığı ile büyüyen bir neslin insanıydım ben. Buna rağmen ayazlı gecelerin karanlığında üşüyen parmaklarımla buzlanmış cama mutluluğun resimlerinden çizmeye çalıştım ki, beceremedim.

Falcısından doktoruna, “Sen öleceksin” demesinden sonra, beni de hatırlasınlar düşüncesi ile yazdığım ilk kitaptır Haydanlı.

Kitaplarımı da tanıtan bir televizyon kanalı, bir hafta öncesinden: “Ölümü beklerken 5 kitap yazan yazar” diye tanıttı beni. Belki biraz komik, belki de trajedi, bilemiyorum.

Yolda önümü kesen polis, dedi ki:

-Size teşekkür etmek istiyorum.

-Hayırdır, niye?

-Haydanlı adında bir kitap yazmışsınız, çok istifade ediyoruz.

-Nasıl, yani?

-CMUK var ya.

-Var.

-Gözaltına aldığımız zanlılar CMUK var diye konuşmuyorlar, sizin kitaptan birkaç şiir ve öykü okumaya başlayınca, diyorlar ki: “Aman Polis abi başka okuma, ne istiyorsan anlatayım…” Bir gün Emniyet Müdürü olursam sizin kitapları teşkilata tavsiye edeceğim. Siz yazmaya devam edin. Kitaplarınız çoksatar, çookkk…

O gün bugündür beni teşkilattan kimse aramadı. Büyük ihtimal o polis arkadaş müdür olamadı.