Tekstil’in Türkiye’deki başkenti olarak görülebilecek bir şehir Denizli. Peki her şey göründüğü kadar masum mu, yoksa konunun içine indikçe tehlikeli bir hal mi alacak ?

Denizli tekstil sektörünün başta gelen alanlarından biri boyahaneler. Pamuktan ipliğe, iplikten kumaşa ve kumaştan sonra gelen tehlikeli aşama, kumaşların boyanması. Tekstil boyahanelerinde çalışanların yakından tanıdığı ama diğer insanların uzaktan yakından görmediği kimyasallar… Gelin biraz göz gezdirelim. Tekstil boyahanelerinde hangi kimyasallar kullanılıyor ?

Kumaşların beyazlatılmasında kullanılan kostik, çevreye ve insan sağlığına oldukça zararlı bir kimyasaldır. Oldukça yakıcı olan kostik çözeltisinin buharı ciddi anlamda zehirlidir.  Bir diğer kimyasal ise Hidrosülfit. Hidrosülfit, boyama sonrasında elyaf üzerinde kalan boyaların uzaklaştırılmasında kullanılan bir kimyasaldır. Kendi ham kokusunu aldığınızda “Bu zararlı değildir.” cümlesini size asla kurdurmayacak, çok ağır bir kokuya sahiptir. Kolayca ısınan ve su ile temas ettiğinde alev alabilen bu madde, çevreye oldukça zararlıdır. İnsan sağlığını bozması için, solunması bile yeterlidir.

Tekstil boyamalarının bir başka çeşiti olan “Rotasyon Boyama” alanında kullanılan şablonlar bizlere ayrı bir tehlike oluşturmaktadır. Krom malzemeden yapılan şablonların içinde Sodyum Siyanür (NaCN) ve Bakır Siyanür (Cu(CN)2) bulunmaktadır. Bu maddelerde bulunan siyanür miktarları direkt olarak insanlara etki etmese bile, gün geçtikçe atıkları artan bu malzeme, ileride yeni nesillere zarar verme yetisine oldukça sahip.

Doğaya yalnızca yeryüzü olarak bakmamak lazım. Tekstil sektöründe gökyüzünü her geçen gün zehirleyen bir madde olan kömür kullanılıyor. Saatlerce hiç durmadan yanan kömür kazanları, yandığı her dakika atmosfere karbondioksit yayıyor. Yayılan karbondioksit öncelikle şehrin hava kalitesini, daha sonrasında ise atmosfere zarar veriyor. Ayrıca bacalarında filtre olmayan ve direkt olarak dumanı gökyüzüne salan fabrikalar denetlenmediği sürece, bu süreç daha da kısalıyor.

Son olarak dünyamız için en çok riski oluşturan madde su kullanımı. Çoğu fabrika su faturalarının yüksek gelmesi sebebiyle fabrika yakınlarına kendi sondajlarını vuruyor. Günde tonlarca su kullanan fabrikalar, bir kumaşı boyamak için geleceğimizi tehlikeye sokuyor.

Ben demiyorum ki, kumaş olmasın, kumaşlar boyanmasın. İstatistiklere göre tekstil boyama fabrikaları, daha çok üçüncü dünya ülkelerinde yaygın şekilde görülüyor. İşçilik ücretleri az, doğası hiçe sayılan ve geleceğe değil yalnızca anlık düşünen ülkelerde… Ülkemiz ve geleceğimiz için AR-GE çalışmaları yapılmalı ve doğaya en az zarar verilecek şekilde tekstil sektörünün devam etmesi gerekiyor.