Çivril CHP’de 31 Mart yerel seçimlerinden önce başlayan görüş ayrılıkları seçimler sonrası iyice gün yüzüne çıkmaya başladı.

Seçimler öncesi parti içi muhalefetten ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilen Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Bilgin seçimlerin ardından Genç Çivril Gazetesi’ne çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Genç Çivril Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Serap Özdemir’in Hüseyin Bilgin ile yaptığı röportajın ayrıntıları şu şekilde oldu:

Hüseyin Bilgin Kimdir. Partideki görevinizden biraz bahseder misiniz?

Ben 1964 doğumluyum. Cumhuriyet Halk Partisine çocukluğumdan beri ailece Cumhuriyet Halk Partiliyiz diyebilirim. Ama Cumhuriyet Halk Partisi kapandı açıldı ama ben 2004 yılında üye kaydımı yaptırdım. 2015 senesinde de Cumhuriyet Halk Partisinin kongresinde İlçe yönetiminde aday oldum. Üç sene boyunca burada görev aldım, iki dönem oluyor. Sonra tabi bazı nedenlerden dolayı istifa ettim.

Peki, partiden ihracınızın istendiğini biliyoruz. Neden partiden ihracınız istendi. Şuan ihraç halde misiniz?

Partiden ihraç istemim oldu. Tabi bunu yapan arkadaşlar kişisel nedenlerden dolayı yaptıklarını biliyorum. Gösterdikleri deliller çok yüzeyseldi. Bunu da zaten disiplin kurulu değerlendirdi. Değerlendirme e sonucunda sadece ikaz en düşük uyarı cezasında bulundu. Yani çok kişisel nedenlerden dolaysı ihracım istenmişti. Ben de bu arkadaşlara daha önce yaptıklarından dolayı disiplin kuruluna şikâyette bulunmadı. Sebebi de şu seçim süreciydi. Seçim sürecinde ben bunların olmasını istemedim ama onlar seçim meçim görmeden kendileri şikâyette bulundu. Tabi bu bazı olayların gelişmesine neden oldu.

ÇİVRİL CHP’DE SULAR DURULMUYOR

Seçim öncesinde olan olaylar sizce seçimi etkilemiş midir? CHP olan güveni biraz zedelemiş midir?

Tabı ki yani. Yukarda olan olayların aşağıda da bir takım etkileri olmuş mudur olmuştur. Ben bunu tek taraflı önleyemezdim. Çünkü orada bir grupsunuz. Bu grubun uyumlu çalışması lazım. Benim zaten bu olaylardan sonra istifa etmem uyumlu çalışamayacağımdan için ben istifamı verdim yönetime. Ben olayları kısaca size anlatayım.

Alında çok kolay kazanabileceğimiz görünen bir seçimdi. Mesela 2018 milletvekili seçiminde yaklaşık beş yüz oy öndeydi Millet ittifakı. Bu başkanlık için yaptığımız ittifak aynıdır. Sadece Saadet Partisi onun da bir etkisinin olmayacağını tahmin ediyorum. Yani bizim çok fazla değil bir gayretle herkes alacağımızı düşünüyordu. Tabi olayların nasıl gelişti de buralara geldiğini millet birbirlerine soruyor, düşünüyor.

O zaman herkes gibi biz de soralım neden böyle oldu?

14 Kasım da CHP Çivril İlçe Yönetimine vekâlet eden Bedri Ataş arkadaşımızın gayretleriyle Sayın Ömer Köseoğlu’nun aday adaylığı sürecinde bu arkadaşımızın çabaları ile kesin aday olduğu açıklandı. 27 Kasım da yapılan toplantıda Bedri Ataş başkanın yaptığı toplantıda usulsüz bir şekilde başkanlık bir seçim yapılmak istendi ve yapıldı. Burada Uğur Bayram arkadaşımız başkan seçildi. 18 Aralık tarihinde de yapılan bir yönetim kurulu toplantısında benim yetkisiz bir şekilde ihracım istenmiş. Yani bunu zaten yetkili değildir yönetim. Bu yetki onlarda değildir. Fakat bunu zannedersem bilmediklerinden dolayı kişisel nedenler de var burada benim ihracımı istediler. Ben de tabi bunu kara defterine yazmışlar. Ben de bunun doğru olmadığını onlara izah ettim. Ben de bunu kullanabilirdim onlar için ama tam da seçim sürecine de girilmişti. O yüzden partim zarar görmemesi, ben böyle şey kullanmak istemedim onları uyardım. Yanlış olduğunu söyledim. Zaten ondan bir iki hafta sonra istifa ederek ayrılmıştım. 11 Ocak ta vekilimiz Gülizar Hanım ziyaret etti. Bu ziyaretinde başkan Uğur Bayram ve adayımız Ömer Köseoğlu ile beraber kendi aralarında üçlü bir toplantı yaptılar. Bu toplantı iki saat falan sürdü. Bu toplantıda neler konuşulduğu bize aktarılmadı tabi bunlar soru işaretleri bunların hepsi. Akabinde İyi Parti ziyaret edildi Gülizar Hanımla beraber. İyi Parti ziyaretinden sonra hep beraber İyi partililer CHP’liler bayraklarımızı alıp aşağıya indik. Aşağıda kaldırımda belediyenin karşısında küçük bir gövde gösterisi yaptık. Sanki her şey orada bitmiş, anlaşma yapılmış, güllük gülistanlık bir fotoğraf karesi gözümüzün önüne geldi. Bu taslağı Ömer beyle akabinde başkan Uğur beyle görüşerek fikrilerini aldıklarını tahmin ediyorum. Zaten böyle habersiz bir anlaşma olmaz. Ama burada örgüt bilgilendirilmeli. Örgütün neden bilgilendirilmediği tabi onlar bunlara cevap vermesi lazım. Bu cevapların hepsi bir soru işareti olarak örgütün kafasında duruyor. Tabi daha sonraki günler İyi partili arkadaşlarla beraber esnafları falan ziyaret ettiler. Tabi bu arada şu da var. Daha bu anlaşma yapılmadan ki biz anlaşma yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz. Esnafları ziyaret ettiler İyi partili arkadaşlarla falan. Biz her halde oldubitti ama tabi bu arada meclis üyelerinin seçim sıralama nasıl olacağı için bir seçim yapacağız. Tabi İyi partili ile anlaştıysak kaç sandalye verdik İyi partiye bunu da bilmiyor örgüt. Ben bununla ilgili 31 Ocakta bir paylaşım yaptım whatsapp grubunda. Bu soruları soruyorum. Çünkü örgütün bu sorunları bilmesi gerekiyor. Tabi bilen kişilere bu soruları yöneltiyorum. Adayımız Sayın Ömer Köseoğlu bu sorulara cevap olarak biz ne zaman anlaşma yaptıkta bunu açıklayacağım deyip anlaşma yapılmadığını dile getirdi. Ama tabi anlaşma yapılmadıysa bizim İyi partilerle çıkıp gezmeleri bunlar neydi soru işareti.

3 Şubatta meclis üyeliği seçimini yaptıktan sonra 4 Şubatta ben bu meclis üyelerinin olduğu sıralamayla ilgili bir tablo paylaştım. Bu sıralamada hatta eğer anlaştıysak İyi partililerin de olacak olduğu sıralama nerelere gelecek soruyla paylaştım. Sayın Ömer Köseoğlu provokasyon yapıyorsun dedi. Aynı whatsapp grubunda tabii milletvekillerimizi de var. 6 Şubatta Sayın Gülizar biçer böyle bir anlaşma yok bunlar dedikodu ben ne zaman 6 meclis üyesini vermişim anlaşma yapmışım paylaşımında bulundu. Tam ertesi günü Sayın Ömer Köseoğlu Denizliye gitti. Ve Denizlide bir paylaşımda bulundu. Benim söylediğim. İyi partililerin olduğu aynı şablon 6 sandalye istemiyle İyi partililerin olduğu bir taslak gösteriliyordu. Sayın Ömer Köseoğlu bunu bir dayatma gibi, ilk defa görüyormuş gibi bir paylaşımda bulundu. Ben bunu imzalamam bir Sevr anlaşması gibi bir şey dedi. Fakat Aynı gün imzaladığını öğrendik. Tabii bir revizeyle bir sandalye azaltarak bunu imzaladığını gördük. Tabi bu olayların gidişatında bu bize söylenilmeyen anlaşma, gösterilmeyen anlaşmanın, bir gün önce yalanlanan anlaşmanın, bir gün sonra ortaya çıkıp bu bizim kucağımıza düştü biz bilmiyorduk. Tabi biz örgüt olarak İyi partiyle anlaşma yapacağımızı biliyoruz. Ama tabi bu anlaşmayı yapmak için bizim yönetim kurulunun kararları gerekiyor. Yönetim kuruluna hiç sorulmadan yapılmış oldu. Bir bakıma yönetim kurulu diskalifiye edildi, göz ardı edildi. Biz zaten yönetim kurulunda daha önce Yönetim olarak bizim vereceğimiz 1 asil +2 de kontenjandan diye düşünmüştük. Tabi sınırlar çok çok aşıldı. Ve yani ben tahmin ediyorum ki seçimi kaybedilmesindeki nedenler tabi bunları tam olarak bilemeyiz ama yaklaşık olarak bunlarda gösterilmeli. Çünkü biz 3+2 olmuş oluyor. On ikiden sonrasını saymaz isek 3+2 vermiş oluyoruz. Ama bizim aldığımız karar üçtü.

Tabii bu olaylardan sonra Bedri Ataş ve benim daha çok çalışamaz halde olduğumuz yönetimde bundan sonra faydamızın olmayacağını, kötü olaylara vesile olmamak için biz ikimiz istifamızı verdik. 12 Şubatta kesin listeler çıktı.12 Şubattan sonra çalışmalar da başladı. Diyorum fakat bizde son üç haftaya kadar bir çalışma olmadı. Son üç hafta çalışmalar yoğunlaştı. Fakat tabii burada çok eksiklikler vardı. Herkesin gördüğü ben iddia etmiyorum. Herkes biliyor zaten eksiklikler neler. Birincisi adayımız Ömer Köseoğlu’nun arkasında örgüt durmadı yani örgüt fazla çalışmadı. Örgütü çalıştıracak olan yönetim çalışmalar başlamadan önce istifalarını vermişlerdi. Fakat istifalarını il kabul etmeyerek geri seçimler bitene kadar en azından durmalarını istediler. Bunlar kabul ettiler ama seçim çalışmalarında pek yer almadılar. Örgütü de yönlendirmediler. Böyle olunca adayımız yalnız kaldı. Tabi bunlar handikap. Sonra promosyon yada afişler konusunda yeterince afiş yeterince promosyon ve slogan olmayan bir seçim yaptık. Tabi bunların etkileri oldu.

Peki dediniz ya genel merkezinden seçim sonrasına kadar istifanız kalsın denilmiş. Şuan ki yönetimin istifaları söz konusu mu?

Çok ilginç ki seçimden sonra yönetimden ne istifa haberi geldi ne de yönetimden seçimleri değerlendirme. Gerçi şuan iki hafta falan oldu. İki haftadır da bir ses çıkmıyor yönetimden. Bir değerlendirmede yapılmadı. Gerçi insanlar kendi içlerinde bir değerlendirme yapıyor. Siz ne kadar da yönetim olarak bir değerlendirme yapmasanız da insanlar kendi içlerinde bir değerlendirme yapıyor.

Deniliyor ki yanlış adayla seçime girildi, o yüzden kaybedildi. Sizce aday doğru çalışma mı yanlıştı ya da çalışma doğru aday mı yanlıştı?

Adayın yanlış olduğu söylemenin bir anlamı yok. Bu artık adayı belirlemeden önce yapılması gerekendi. Aday belirlendikten sonra o adayın kazanabilmesi için çalışması gerekiyordu. Yönetiminde çalışması gerekiyordu, örgütün çalışması gerekiyordu. Yönetim çalışmayınca bu motivasyonu alamayınca Örgütte çalışmadı. Kaybedilmesinin nedenlerinden biri de budur.

Bunlardan bir ders alınıp nasıl yapılması gerekiyor. Oturup konuşmak gerekiyor. Konuşmadan halledilmez bir şey. Aynı hataları tekrar ilerde yapmamak için oturup örgütün bunları irdelemesi gerekiyor .