Koca Yayla dönüşü kamp yerine dönünce bisiklete atlayıp eve geldim…eve gelince anama ağzımın ucuyla “Ben geldim ana!” deyip doğruca duşun altına girip buz gibi suyla doya doya yıkanıp Koca Yaylanın koca tozunu..Sığır Kuyruğu sapağının sırtımda ki terini duşun sularının kollarına attım…Yorgunluğum kendini sanki suların kollarına tozlardan ve terden daha önce attı…Yıkanma sonrası kendime okkalı bir kahve yapıp yorgun ayaklarımı göğe diktim…Bir süre sonra tekrar bisiklete atlayıp kamp yerinde solo müzik dinletisini üç bardak şarap eşliğinde dinleyip eve döndüm…Sabah kalktığımda zıpkın gibi…Işıklı Gölü çevresi turuna hazırdım…Sabah tur başladığında ben ilk gruptaydım….Işıklı…Yeniköy…Beydilli…Homa…Irgılllı üstü molası…Mola sonrası başladı hafiften yorgunluk…dinlemiyorum..basıyorum pedallara acımasız ama bastıkça uyluklarım…baldırlarım…illede …kasıklarımın seleye oturan yerleri acıyor…beş on kişiyi geçiyorum …geçiyorum geçmesine de prostatım başlıyor su kaynattım demeye…uygun bir ağaç gözlüyorum…arkasına sinip görünmeden çöğdürmek için…..buldum uygun bir ağaç yanaştım…Baktım yanaştığım yer pıtrak dolu, hemen durup bisikletten indim. Susuzluktan kavrulmuş olan ağacı bir güzel sulayıp tekrar bisiklete atladım. Üç-beş yüz metre gidip gitmemiştim ki;başladı benim ön teker yayılmaya…İnip baktım; tekerin sağ tarafında bir kaç pıtrak…Benim bisiklet ilk kez patlıyor, ilk kez pıtrakla tanışıyor. Pıtrak benim tekere, teker pıtrağın dikenine vuruldu ya bundan sonra sık sık çılgınlar gibi buluşup sevişirler artık…Ben bekliyorum ki transit gelsin, transite bisikleti yükleyeyim…Beklerken bir delikanlı gelip yanımda durup bisikletten indi, sordum,

“ Teker mi patladı.?

“ Yok belim ağrıyor, minibüs gelince minibüse bineceğim!” deyince,

“ Benim bisiklet patlak, ben senin bisiklete binip devam etsem, sen transit gelince benim bisikleti yükleyip gelir misin? Diye sordum,

“ Niye olmasın ağabey!” deyince atladım onun bisiklete…Ver elini Irgıllı önü, Beyköy önü, Sundurlu derken Karşıdan Yavuzca dağları göründü, hemen sonrası Seraserli Kapılarına yani yemek yenecek yere geldik diye içimde bir rahatlama oldu, aslında yemekten daha çok dinlenmeye ve ağrıyan sızlayan yerlerimin rahatlamasına gereksinim duyuyordum. Mola yerinde benim bisiklet ilk kez yama ile de tanıştı. Bundan böyle salt pıtrak ile değil yama ile de kucaklaşıp sevişecekler…hem de benim kıskanç bakışlarıma aldırmaksızın….Mola sonrası….Seraserli….İnceköy…Ömerköy…. Çivril…ve alkışlar..alkışlar….