Bakışlarımız doğal olarak diğer insanların üzerindedir ve hatta bilinmeyen birinin resmi bile örtünün üzerinde veya kanepenin arkasında abes durmazken boş bir sandalyenin resmi tuhaf olurdu.

Hatta muhtemelen sandalyenin üstünde birinin olmamasına sebepler yakıştırırdık: Belki de o sandalye ressamın annesinin her zaman oturduğu sandalyeydi ve ressam annesinin ölümünden sonra yaşadığı derin kaybetme hissini anlatmak için sandalyeyi boş çizdi? Her

halükarda belirtilen bir insan olurdu ve biz resmi sadece basit bir sandalyenin resmi olduğunu kabul etmeye zorlanmış olurduk. Neden böyle bir şey çizilmiş olsun ki?

İnsanlara bakarak çok zaman geçiririz, özellikle de suratlarına. Ayrıca insanlarla konuşurken onların gözlerine bakmamız söylendi ve konuştuğumuz kişi uzaklara bakıp durduğu zaman tuhaf hissedebiliriz.

Bakışlara Yönelik Araştırmalar

Bakışlarla ilgili yapılan birçok araştırmada, başkalarının bilgisayar ekranındaki sabit resimlerine ya da hareketli videolarına bakan insanların göz hareketleri izlendi. Bu araştırmalarda katılımcılar zamanlarının çoğunu sandalye gibi cansız objelerden ziyade,

insanlara bakarak geçirdiler. Ancak Waterloo Üniversitesi psikologu Evan Risko ve meslektaşlarına göre gerçek dünyada diğer insanlarla birlikteyken bakışlarımızı nereye yönelttiğimizle ilgili eklenecek çok şey var.

Toplum bizi çelişen kurallarla bombalar: İnsanların gözünün içine bakmalıyız, ancak insanlara dik dik bakmamamız gerektiği de bize söylenmiştir. Bakmamız veya bakmamamız, bunu yaparken görüldüğümüzü düşünmemize bağlı olabilir.

Bir araştırmada katılımcılar, bir bekleme odasında birer yabancıyla karşılıklı oturtulurken, araştırmacılar da gizlice katılımcıların bakışlarını izledi. Bu kişiler karşılarındaki yabancılara çok seyrek baktılar. Aslında, daha çok odada ayrıca bulunan boş bir

sandalyeye bakarak zaman geçirdiler.

Başka bir grup katılımcı, bekleme salonunda oturan bir yabancının canlı videosunu izledi. Bu sefer sonuçlar tersine döndü. Katılımcılar zamanlarının çoğunu oturan kişiye, çok azınıysa boş sandalyeye bakarak geçirdiler.

Resmi Dikkatsizlik: Bakışlarınız Sizi Ele Verir!

Risko ve meslektaşlarına göre bu sonuçların sebebi “resmi dikkatsizlik”. Bakışlar; neye dikkat ettiğimizin, bunun sonucu olarak da neyle ilgilendiğimizin işaretidir. Bir insanla ilgilenmek, fakat konuşmaya girişmemek

sosyal olarak tuhaftır. Ancak yabancı bir insanla sohbet başlatmak birçok kişi için zor olabilir, ya da o kişiyi bir daha görme olasılığımız az ise sohbeti çabaya değmez olarak görebiliriz. Sonuç olarak birbirimizi fark etmemiş gibi davranırız. Tabii diğer

kişinin baktığımızı görmediğini düşündüğümüzde röntgenci eğilimlerimize tam yetki veririz.

Hatta yüz yüze karşılaşma durumunda bile, bakmak ya da bakışlarımızı kaçırmak birkaç unsura bağlıdır. Araştırmacılar, katılımcılardan iki taraflı olduğunu düşündükleri videoda karşıdaki insanla

etkileşime geçmelerini istediğinde katılımcılar karşıdaki kişinin sosyal olarak kendilerinden daha aşağı olduğunu düşündüklerinde daha çok göz teması kurarken; sosyal olarak yüksek olduğu düşünülen kişiyle etkileşime girerken daha çok gözlerini kaçırma

eğilimi gösterdiler. Ancak karşıdaki kişinin onları göremediğini düşündüklerinde sonuçlar yine tersine döndü: Sosyal olarak yüksek olan kişiye daha çok, aşağı olan kişiye daha az baktılar.

Sosyal olarak bizden yüksek seviyede olan insanlar doğal olarak ilgimizi çeker, ancak önemli bir insanın gözlerinin içine bakmaya utanabiliriz. Televizyonda ulusa seslenen cumhurbaşkanına dikkatle bakarız. Ama yüz yüze bir karşılaşmada muhtemelen yere bakardık.

Bu tarz davranışın sebebi sadece sosyal normlar değil, aynı zamanda

primat kuzenlerimizin de sosyal statü işareti olarak bakışları kullanmasıdır.

Diğerlerinin bakışlarımızdan ne düşündüğümüzü çıkarması çok kolay olduğu için, düşüncelerimizi ortaya koymanın bizi utandıracağı durumlarda da resmi dikkatsizliğe başvururuz. Üçüncü bir araştırmada, katılımcılardan göz izleme araçları kuruluyken deney başlayana

kadar bir odada yalnız başlarına oturmaları istendi. Duvarda bikinili bir mankenin etkileyici bir posteri asılıydı. Göz izleme araçları tarafından kaydedildiklerinden haberi olan katılımcılar postere bakmadılar. Ancak araçların henüz kayıtta olmadığını düşünen

katılımcıların, zamanlarının çoğunda nereye baktıklarını tahmin edersiniz.

Bunu yapmak bir nesneyi, görüş alanımızın nesneleri en iyi gördüğümüz yeri olan merkezine yerleştirdiği için, ilgilendiğimiz şeye doğrudan bakma eğilimindeyiz. Psikologlar buna açık dikkat diyor, çünkü bir şeye doğrudan baktığımızda, diğerleri onunla ilgilendiğimizi

bilmekte. Ancak görüş alanımızın merkezinde olmayan nesneleri de görme yeteneğimiz var. Psikologlar bunu örtülü dikkat olarak adlandırıyor, çünkü gerçekte bir şeyle ilgilenirken başka bir şeye bakıyormuşuz gibi görünüyor.

Örtülü dikkat kullanılırken ortada komplike bir zihin okuma dönüyor. Eğer sizi bikinili bir mankene bakarken görürsem, ne düşündüğünüzü bilirim ve eğer ben bakarsam ne düşündüğümü bileceğinizi de bilirim. Tabi ki ona bakmak isterim, fakat böyle bir şeyle ilgilendiğimi

düşünmenizi istemem. Bu yüzden, bakışlarımı çeviririm – ancak çok uzağa değil, böylece poster örtülü dikkat mesafemde kalır.