Bağda yapılacak iş çaktur; otları çapalanacak, asmaların dipleri onarılacak falan…Bir ucundan başlayıp ellerinde çapa, zaman zaman bel, ikindiye kadar didinirler…Gön ağılara doğru sallanıp kıpkızıl boyalara bürünürken Fatma ;”Hadi kerim gidelim, hem yorulduk hem yemeğim falan yok gidelim artık!” der. Çapa ve belleri bağın yoldan uzakça bir yerine yatırıp motosiklete binerler..
Köyiçi, haydan harman yeri, amatça, amatçadan sola demiryoluna saparlar. Demiryoluna varıp Çivril’e doğru yönelirken Fatma Yenge motosikletten düşer, düşer ama Kerim Hoca farkında olmaz…Eşinin “Kerimmmmmmmmmmmmm!”diye bağırışını da duymayıp tam gaz eve varıp motosikleti durdurup eşinin inmesini bekler. Arkada bir hareketlenme olmadığın görünce “Motosiklete binmek çok hoşuna gitti, rahatın da beyden hallice herhalde!”diye hafiften sesini yükselterek başını çevirince bakar ki arkada kimse yok panikler,
“Tüh ülen!Yine karıyı yolda düşürmüşüz!” deyip motosikleti çalıştırıp gerisin geri geldiği yola yöneltir.
Bir başka gün Kerim Hoca, altında motosiklet, motosikletin arkasında eşi köye gelip akşama değin bağ bahçe işinde çalışıp çabalarlar. Akşam ağabeysi Nesefi’lerde akşamlayıp yemek yeme, yemek sonrası çay içme derken geç vakit çivril’e gitmek üzere motosiklete binerler. Köyiçi, haydan harman yeri derken amaçta dan sola sapıp demiryoluna doğru dönerler.Yaz akşamıdır,Tepsi gibi olmuş ay ortalığı ıldır ıldır aydınlatmaktadır. Demiryoluna varıp Çivril ‘e doğru yönelince Kerim Hoca bakıyor önünde, hemen biraz ilersinde bir motosikletli gidiyor.”Hafifden başını arkaya çevirip eşi Fatmaya,
“Bu saatte yolda olan ya hırlıdır, ya hırsız…En iyisi ben şunu geçeyim!” deyip gaza basar…O gaza basınca öndeki de gaza basar….Yarış kovalamacaya dönüşür…Bu sefer Kerim Hoca tedirgin yine başını hafifçe arkaya çevirip,
“En iyisi ben yavaşlıyayım” deyip yavaşlar…Yavaşlar yavaşlamasına da bu kez,
“ Öndeki beni niye takip ediyorsun?” der mi diye ikirciklenmeye, kaygılanmaya başlayıp yavaşlar. Kerim Hoca yavaşlayınca öndeki de yavaşlar. Öndeki yavaşlayınca Kerim Hoca, önümdeki hazır yavaşladı ben hızla onu geçip gideyim diye motorun gazını kökler…Motor vınnnnnnnnnnnn diye ileri fırlayınca öndeki motor da aynı hızla ileri fırlar başlar kıyasıya motor vınlamaları arasında bir yarış…Öndeki hızlanınca Kerim Hoca yavaşlar, Kerim Hoca yavaşlayınca öndeki de yavaşlar…Kerim hoca atağa kalkıp hızlanıp geçmek isteyince öndeki de ok gibi ileri fırlar…Bu yarış taaaa Çivril’in girişindeki elektrik direğine varıncaya değin sürer…Direğe yaklaşınca Kerim hoca bakar ki önünde kimse yok merakla kafasını geriye doğru çevirir, bir de bakar ki arkasında bir motosiklet gölgesi…Başlar kendi kendine gülümsemeye, “Bir gölgenin oyuncağı olup kan ter içinde didinip durduk!” diye hayıflanır.