Ancak acaba bu durum gerçekten böyle mi? Sınavda aklınıza ilk gelen şık doğru yanıt mıdır? Bilimsel bulgular gerçekte ne diyor? Her yıl sınavlara hazırlanan milyonlarca kişi olduğunu düşünürsek bu sorunun ardındaki doğru cevabı ve hatalı düşünme kalıplarımızı bilmek hiç de önemsiz değildir.

Öncelikle baştan söyleyelim, bu bir sınav mitidir. Öğrenciler arasında oldukça yaygındır ve bazı öğretmenler, eğitim koçları, öğrencilere sözde ipuçları verdiğini iddia eden web siteleri tarafından da bu efsane pekiştirilmektedir. Oysa ki son yetmiş yılda bu konuyla ilgili birçok kez araştırma yapılmıştır ve sonuçlar açıktır. Öğrenciler çoktan seçmeli testlerde cevapları değiştirdiklerinde yanlıştan doğru cevaba geçme olasılıkları daha yüksektir. Ek olarak, daha fazla cevap değiştiren öğrenciler, diğer öğrencilere göre daha yüksek test puanları alma eğilimindedir. Analiz sonucunda görüyorlar ki yanıtları değiştirenlerin ortalamada %67.5’i yanlıştan doğruya, %15’i de doğrudan yanlışa değiştirmiş. %14’ü de aynı kalmıştır.

Aklına İlk Geleni İşaretle Yanılgısı Neden Bu Kadar Yaygın

Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir araştırma da yaklaşık % 75’inin ilk seçimi değiştirmenin genel puanını düşüreceğine inandığı gözüküyor. % 55 oranında da üniversite düzeyindeki eğitmenlerinde buna inandığı gözüküyor. Sadece % 16’sı bunun tersini düşünüyor. Yani bu sınav miti gerçekten oldukça yaygın. Oysa ki yukarıda da dediğimiz gibi 70 yılı aşkın süredir yapılan 33 farklı araştırmanın bir araştırması, ortalama olarak yanıtlarını değiştiren kişilerin, değiştirmeyenlere göre daha iyi performans gösterdiğini ortaya koymuş durumda. O zaman neden bu kadar çok insan hala ilk cevabınıza bağlı kalmanız gerektiğini söylüyor?

Aslında bu konuda çok fazla araştırma yok. Ancak uzmanların karar verdiği olası bir kaç cevap var. Birincisi, çok sayıda kişinin öğrencilere cevaplarını değiştirmeleri konusunda tavsiyelerde bulunması. Dolayısıyla bu yanlış inanç giderek pekiştiriliyor ve doğru kabul ediliyor. İkincisi, öğrenciler yanlıştan doğruya değiştirdikleri cevabı sınavdan sonra pek hatırlamıyorlar. Ancak doğrudan yanlışa değiştirdikleri cevapları çok daha kolay hatırlıyorlar. “Bu yanıtı neden değiştirdim? İlk seferde doğru yapmıştım” gibi hatalarımız genellikle aklımızda daha kolay kalıyor. Araştırmacılar bu durumu ‘Karşıolgusal Düşünme’ (Counterfactual Thinking) olarak isimlendiriyor.

Hepimiz Kayıplardan Kaçınma Eğilimi Gösteririz

Gerçekte, bu durum bir kayıptan kaçınma örneği olarak veriliyor. Biz insanlar kayıpların acısını kazanımların zevkinden daha fazla hissetme eğilimine sahibiz. Önce A cevabını işaretlerseniz, sonra B’ye geçerseniz, ancak sonra A’nın doğru olduğu ortaya çıkarsa cevabınızı değiştirdiğinizde hissedeceğiniz pişmanlık, aldığınız herhangi bir zevkten daha fazla akılda kalıcı olacaktır. Eğer B doğru cevap olursa da bunu büyük bir ihtimalle hatırlamayacaksınız.

Bir sorunun yanıtından eminseniz zaten doğru şıkkı işaretlersiniz. Ama emin değilseniz, şüpheye düştüyseniz önsezilerinize güvenmemek gerekmektedir. Verdiğimiz yanıttan emin olamıyorsak içgüdülerimizle değil, kafamızla hareket etmeliyiz. Sınav mitlerine takılmayın, yanıtlarınızı

değiştirmekten korkmayın ve aklınıza ilk gelen yanıtın doğru olduğunu varsaymayın. Farklı yöntemler ile soruyu bir kez daha düşünün.

Kaynak :Matematiksel.org