Adalet ve Kalkınma Partisi'nden(AK Parti), Cumhuriyet Halk Partisi'ne(CHP) geçen belediyelerde yeni bir düzen başladı. Bazı Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları, il ve ilçelerde bulunan arapça tabelalı iş yerlerine yaptırım uygulamaya başladı. Merkezde ve ilçelerde arapça tabelası bulunan iş yerlerinin tabelaları sökülmeye başlandı. Bana kalırsa Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamaya başlayan, buradan ekmek kazanmaya başlayan bir kişinin, tamamıyla buraya adapte olması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde kendi ülkesini yaşatmaya değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne adapte olmayı öğrenmesi gerekiyor. Burası onun değil, bizim ülkemiz. 

Belki buna cevap olarak ingilizce, almanca veya başka bir avrupa dilinde olan tabelaları örnek göstereceksiniz. Avrupa ülkelerinden gelen firmalar ya da şahıslar kendi ülkelerinden kaçıp gelmediler. Kaçak yollarla girmediler. İkisi kıyaslanınca durumlar aynı değil.

Gelelim asıl konuya. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kaldırılan arapça tabelalar olayı hakkında; "Nefret suçlarıyla mücadele noktasında bundan sonra daha kararlı, cezai açıdan daha caydırıcı adımlar atacağız." ifadelerini kullanmıştı. Bu söylemin ardından da Adalet Bakanlığı nefret ve ayrımcılık suçlarına verilen cezaların uygulanmasına yönelik atılacak yeni adımlar konusunda çalışma başlatmış.

Şimdi ben kendi kendime soruyorum;

Adamların iş yerlerinden yalnızca tabelaları söküldü. Türkçe tabela takıp hayatlarına devam edebilirler. Şimdi nedir bu Türkçe düşmanlığı? Nedir bu arapça sevdası?

Burası Türkiye Cumhuriyeti ve resmi dili Türkçe.