CIA’nin eski Başkanı John Brennan, Suriye ve Irak için Merkezi Hükümet ve Özerk Bölge öngörüsünü 2016 yılında bulunmuştu. Öngörünün adımlarına Rakka’dan IŞİD’in silahlı üyelerinin çıkışına göz yumulması, (PYD/YPG) Bölücü Terör Örgütü’nü “Taşeron” olarak kullanılmasında gördük. ABD’liler bir taraftan Suriye’den çıkmaktan bahsederken diğer taraftan Bölücü Terör Örgütü’nü silahlandırarak alan hâkimiyetini kuruyordu.

ABD, Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden Bölücü Terör Örgütüne destek vererek adeta karşı bir duruş gösteriyordu. Bu davranış müttefiklikle bağdaşmaz. Türkiye’de konumunu bu duruma göre sorgulamak hakkına sahiptir.

Rusya, İdlib’te Türkiye’nin hak ve menfaatlerine ters düşen tavır alarak Suriye Rejimine arka çıkan politikalarına devam ediyor. El Nusra’dan türeyen Heyet Tahrir üş Şam (HTŞ)’in varlığı iki ülke arasında sorun teşkil ediyor. HTŞ’nin son zamanlarda güçlenmesi ve alan hâkimiyetini kurması ilişkileri geriyor.

7 Mayıs 2017 tarihli Astana Mutabakatı’na göre tanımlanan terör örgütlerinin güvenli bölge dışına çıkarılamamış olması ve örgütlerin iç içe geçmiş olması sorunun düğüm noktasını oluşturuyor. Rusya ile Türkiye İdlib’deki düğümü birlikte çözmek durumundalar.

Diğer taraftan Çin, Doğu Türkistan’da mücadele ettiği grubun İdlib’de teşkilatlanmış olmasından dolayı İdlib’e müdahil olmak istiyor. Astana Mutabakatı çerçevesinde tanımlananlar ile mutabakatta yer almayan gayrimeşru durumundaki grupların varlığı, küresel güçlerin Taşeronlar aracığı ile rekabetini ve savaşını yansıtıyor.

Suriye Rejiminin muhtemel bir İdlib Harekâtı, Türkiye’ye yeni bir göç demektir. Halen 4 milyon civarındaki Suriyelilerin Türkiye’deki mevcudiyetine ilave bir göçü Türkiye’nin hazmetmesi ve kabullenmesi mümkün değildir.

Fırat’ın doğusunda ordulaşan Bölücü Terör Örgütü tehdit olmaya devam ediyor. ABD ile müttefikliği sorgular hale gelen durum, Türkiye’nin güvenliğini doğrudan tehdit ediyor. Sınırlarımız çevresinde önemli tehdit durumları gelişmektedir.

Askeri harekât öncesi tüm diplomatik yollar denenmelidir. Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyorsak Suriye ile ilişkiler kurulmadan düğümlenen sorunlar çözülemez. İdlib, Ülkemizdeki Suriyeliler, Fırat’ın doğusu için mutlaka ABD, Rusya, İran ve Suriye bağlamında çözüm bulunmalıdır.

İran’ın Ortadoğu’da ki etkinliğini artırmasından ve sahip olduğu balistik füze olanağından İsrail rahatsız olmakta. Irak’a uygulandığı gibi İran içinde aynı argüman kullanılmakta. İran’ın nükleer silah üretmekte olduğu, Batı’nın çıkarlarına uygun olmadığı iddia edilmekte.

Nükleer silah antlaşmasından çekilme sonrası yaşanan yaptırım kararlarını yeni taktikler takip etmekte. Hürmüz’de meydana gelen gelişmeler bunun en önemli emaresidir. Strateji; İran’ı dışarıda yalnızlaştırmak, içeride ekonomik yaptırımlardan bunalan halkın harekete geçmesini sağlayarak en zayıf anında müdahale etmektir.

Yakın zamanda Ya İdlib, Ya Fırat’ın doğusu Ya da İran’da önemli sonuçları olacak gelişmelere tanık olacağız.