Bunun doğru bir davranış olmadığı kanaatindeyim .Hastalık riskiyle karşı karşıya olan insanları bir de geçim sıkıntısına sokmak insafsızca olur. İşçileri çıkarmak yerine alternatif yöntemleri uygularlarsa geçici olan bu sıkıntının en az zararla atlatılabileceğini düşünüyorum. Peki bu uygulamalar neler.
1.Yıllık İzin
İhtiyaç duyulan personel haricinde ki çalışanların yıllık ücretli izin haklarının kullandırılması ilk seçenek olabilir. İzin hakkı olmayan personel ile ön hazırlık, bakım, onarım, temizlik, vs. çalışmalara devam edilebilir. Bu işlem yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus, yıllık izin hakkının bölünmeden tek parça halinde kullandırılmasıdır.
2.Telafi Çalışması
İkinci olarak haftalık çalışma saatinin önemli ölçüde azaltılarak sıkıntılı dönemin bu şekilde atlatılması ve daha sonra yapılan eksik çalışma karşılığında telafi çalışması yapılmasıdır. Telafi çalışması ile ilgili olarak çalışılmayan sürelerin iki ay içerisinde telafi edilmesi zorunluluğu son torba yasa ile birlikte 4 aya çıkarılmıştır. Bu değişiklikle telafi çalışması da kolaylaştırılmıştır. İş Kanunu 64. maddesine göre telafi çalışması yaptırılabilecek durumlar üç başlık altında ele alınmıştır.
a) Zorunlu nedenlerle işin durması,
b) Ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması, tamamen tatil edilmesi,
c) İşçinin talebi ile kendisine izin verilmesi veya benzeri nedenlerle telafi çalışması halleridir.
Telafi çalışması yaptıracak işveren, bu çalışmanın İş Kanunu’nun 64. maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açık olarak belirtmek ve hangi tarihte çalışmaya başlanacağını ilgili işçilere bildirmek zorundadır. İçinde bulunduğumuz dönemde salgın hastalık olması nedeniyle kanunda sayılan hallerden zorunlu nedenler arasında değerlendirmek doğru olacaktır. Telafi çalışmaları fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz. Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz. Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz.
3.Kısa Çalışma Ödeneği
Üçüncü olarak ise çalışanlardan şartları sağlayanlar için kısa çalışma ödeneğine başvurulmasıdır. Son torba yasa değişiklikleri ile birlikte kısa çalışma ödeneğinden faydalanma şartları önemli ölçüde kolaylaştırılmıştır. Önceki durumda ödenekten faydalanabilecek işçileri için son üç yıl içerisinde 600 gün prim ve son 120 gün hizmet akdinin kesilmemesi zorunluyken değişiklik sonrasında 30.06.2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere 600 gün şartı 450 güne, 120 gün şartı da 60 güne düşürülmektedir. Kısa çalışma ödeneğine başvurular İş-kur İl Müdürlüklerine elektronik ortamda yapılmaktadır. İnceleme sonrası durumu uygun olan işverenler kısa çalışma kapsamına alınmaktadır. Kapsama alınan işyerinde çalışan işçilerden şartları uygun olanların ücretleri İş-kur tarafından ödenecektir. Bu dönemde işçi çıkartılmaması gerekmektedir. Bu süre içerisinde İş-kur tarafından genel sağlık sigortası primi yatırılmaktadır. İşverenler eksik gün nedeni olarak SGK ya “18-Kısa Çalışma Ödeneği” kodundan bildirimde bulunacaklardır. Günlük kısa çalışma ödeneği; sigortalının son on iki aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının %60’ıdır. Bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, aylık asgari ücretin brüt tutarının %150’sini geçemez. Bu kapsamda 1.752,40 TL ile 4.380,99 TL aralığında kısa çalışma ödeneği ödenebilmektedir Kısa çalışma ödeneğinin süresi üç ayı aşmamak kaydıyla kısa çalışma süresi kadardır. Zorlayıcı sebeplerle işyerinde kısa çalışma yapılması halinde, ödemeler İş Kanunun 24. maddesinin (3) numaralı bendinde ve 40. maddesinde öngörülen bir haftalık süreden sonra başlar. Bu bir haftalık süre içerisinde ücret ve prim yükümlülükleri işverene aittir. Kısa çalışma yapan işçinin çalışılmayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin ücret ve kısa çalışma ödeneği miktarı, kısa çalışma yapılan süreyle orantılı olarak işveren ve Kurum tarafından ödenir. Ayrıca vergi borcu veya SGK borcu olanlarda kısa çalışma ödeneğine başvurabilir. Başvuru ve değerlendirme açısından olumsuz bir durum oluşturmaz. Başvuru sırasında vergi ve SGK prim borcu yoktur yazısı da istenilmemektedir.
4.Ücretsiz İzin
Tüm bu seçeneklerden sonuç alınamamış olması halinde bile iş akitleri feshedilmemelidir. Fesih yerine son seçenek olarak ücretsiz izin seçeneği göz önünde bulundurulmalıdır. Ücretsiz izin seçeneğinde ise işveren, mutlaka işçi onayını yazılı olarak almalıdır. Unutulmamalıdır ki işçi çıkarmak mücbir sebep nedeniyle ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğünü kaldırmış olsa bile kıdem tazminatı ödemesi önemli bir maliyeti karşınıza çıkaracaktır. Ayrıca işe iade veya diğer iş davaları da açılması muhtemeledir. Bu sıkıntılı dönemin en az zararla atlatılması halinde ekonomik olarak küresel gelişmelerin ülkemize yeni bir fırsat penceresi açacağını düşünüyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, hasta olanlara ise acil şifalar diliyorum. İnşallah bu salgının üstesinden toplumsal dayanışma, birlik ve beraberlikle üstesinden geleceğiz. Çok zorunlu olmadıkça evden çıkmayalım. Büyüklerimize saygı ve hürmette kusur etmeyelim.