Belediyeler, sistemin ve devletin bir parçasıdır. Anayasa’nın belirlediği gibi, devlet içinde yer alan, yönetimi seçimle belirlenen kamu tüzel kişileridir. Anayasa’nın, ilgili kanunların belirlediği kamu hizmetlerini görürler. Devletin ayrılmaz bir parçası, yereldeki uzantısıdır.

Belediye Kanunu’nun, belediyelerin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen 15’nci maddesinin (i) fıkrasında borç alabilecekleri ve bağış kabul edebilecekleri yazılıdır. Aynı şekilde belediye başkanlarının yetkileri arasında şartsız bağış kabul etmek de bu kanunla tanınmıştır. Yasal yetkiye istinaden yapılan bağışları bloke etmek orada yaşayan yoksul halka yardımı sekteye uğratmaktır.

Muhalif belediyeler, derman ve sosyal belediyecilik örneğini gösterdiler. İlk önce “Kriz Masası” kurdular. Virüsün yayılmasına karşı önlemler aldılar. İşini kaybedenlere, iş yerini kapatanlara, işsizlere, yoksullara gıda ve nakit yardımları yapmaya başladılar. Ücretsiz maske dağıttılar. Engellemelere rağmen muhalif belediyeler, veresiye defterlerindeki borçların kapatılması gibi alternatif çözümler ürettiler.

Siyasi iktidarın, muhalif belediyelere karşı tutumu krizle mücadeleye katkı vermez. Muhalif belediyelerin aşevlerini kapatmak, orada yaşayan yoksulların ihtiyaçlarının karşılanmasına engel olmaktır. Bedava ekmek dağıtılmasının, sahra hastanesi yapılmasının engellenmesi halkın yararına değildir.

Korona virüs sonrası, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yönünde yaygın kanaat bulunmakta. Önemli olan bu süreçten tecrübeler edinerek, sağlık kurumlarımıza ve personelimize daha çok önem vermemiz gerekiyor. Sosyal devlet anlayışının daha çok önem kazanacağı kaçınılmaz görünüyor. Örneğin, İspanya’nın sağlık hizmeti veren kuruluşların devlet kontrolüne geçirmesinde olduğu gibi, sosyal devlet anlayışı gereğince ülkemizde de benzer uygulamaya gidilmelidir. Elektrik ve doğalgazın da kamuya ait olması gerekmektedir. Yaşadığımız kriz örneğinde olduğu gibi kamuya ait olsaydı devlet rahatlıkla halkının yararına uygulamada bulunabilirdi.

Yine kriz sonrası mevcut dış borç, işsizlik ve enflasyon rakamlarını yükseltirken büyümeyi de geri çekecektir. Şimdiden, özellikle işsizlik sorununa çözüm bulacak politikaların arayışı içerisinde olunmalıdır. Çözüm önerileri, siyasi ayrımcılığı bir tarafa bırakarak toplumsal uzlaşı ile sağlanmalı. Bunun yolu da, milleti düşünerek etkin, bütünsel ve kapsayıcı meclis çalışmaları ile olabilir.