Daha öncede konu etmiştim, bu konuyla ilgili kişiler, hani bu savaş Çivril Düzbel Geçidi’nde olmuştu, Gelendost’ta bu film niye çekiliyor diye soru yöneltiyorlardı. Onlara, tarihi gerçekleri kimsinin değiştirmeye gücü yetmeyeceğini ve bu yünüyle telaşa gerek olmadığını söylemiştim.

Durum böyle olsa da, diğer ilçeler de bu savaşın kendilerinde olduğunu kanıtlamaya çabalıyorlar. Çünkü kendi bölgelerinde olduğunun kanıtlanması il ve ilçe olarak da tanıtım yönünden öne çıkmalarını sağlayacak. Ayrıca turizm yönünden de tanıtımları sağlanmış olacak. Myriokephalon Savaşı hepimizin çok iyi bildiği gibi Anadolu’nun Türk yurdu olmasını sağlaması.

Benim de uzun yıllar bu savaşın yeri tartışmalarına katıldığımı ve çaba harcadığımı bilenler, hem Çivril’de hem de ilçe dışında bu savaşın yeriyle ilgili sorular yöneltiyorlar. En sık sorulan soru, bu savaşın yerinin şimdiye kadar niye tespit edilemediği. Şimdiye kadar bu savaşla ilgili Selçuklular zamanından yazılı bir belgeye ulaşılamamış olması, nerede gerçekleştiğinin tespit edilememesinde önemli bir faktör. Bu konuda daha çok batılı tarihçilerin eserlerine müracaat ediliyor. O eserlerde çeşitli tanımlamalar olsa da net bir yer adı belirtilmiyor. Yine Bizans tarihçisi olan Ioannes Kinnamos’un bu savaşa Bizans imparatoru Manuel’in maiyetinde katıldığı biliniyor. Bu Bizans tarihçisi Historia adlı bir kitap yazmış. Bu kitap Fikret Işıltan tarafından da Türkçe’ye çevrilmiş. Ama bu kitapta tam da konu Myriokephalon Savaşı’na geldiğinde kitap sona ermiş veya erdirilmiş. Bu konuda yapılan değerlendirmeler ya kaybolduğu ya da kitabın orijinalinin saklandığı yönünde. Böyle olunca da savaşa katılan tarih yazarının bu konuda engellenmiş olduğu akla geliyor. Ancak bunun böyle olduğunun kanıtlanması zor. Zaten ilgili devletlerin elinde olduğu orijinal belgeler, günümüzde saklanıyor ve kimseye gösterilmiyor. Gidip görmek ve incelemek isteyenlerin anlattıklarına göre talepleri geri çevriliyor.

Biz yine kendi ilçemize dönecek olursak, bu konudaki çabalarda yıllarca geri kaldığımızın çeşitli sebepleri var, bunları yakından takip edenler iyi biliyor. Ancak geri kaldığımızın en belirgin sebebi, ilçemizde üç yerin savaş yeri olarak gündeme getiriliyor olması. Düzbel Geçidi, Kûfi Çayı Boğazı ve son iki yıldır gündeme getirilen Harhıl Boğazı. Doğal olarak bu konudaki çabalar tek elde toplanamıyor.

Yine bana yöneltilen bir soru da niçin teke indirilemediği. Gerçekten bu sorunun cevabını bulmak güç. Tarihi yayınlarda Düzbel Geçidi işaret edilmişken, bunu görmezden gelme niye? Savaş tek bir yerde gerçekleştiğine göre bu çeşitlilik niye? Sanırım bu çeşitliliği çözdüğümüz ve teke indirebildiğimizde, öne çıkacağımız zamanlar yakındır.

Zaman zaman niçin Düzbel Geçidi sorusuna muhatap kalıyorum. Eldeki bilgilerde neresi işaret ediliyor gibi sorularla da karşılaşıyorum. Her ne kadar eldeki bilgilere fazla itibar edilmiyor olsa da ibre Düzbel Geçidi’nden yana. Çünkü yeni gelişmeler var ve bu gelişmeler yine Düzbel Geçidi’ni işaret ediyor. Ancak henüz kesin sonuçlandırmadan bunları açıklamam mümkün değil. Çalışmalarımı sürdürüyorum. En azından çalışmalarım bittiğinde savaşın en azından hangi bölgede aranmasının kesin sonuçlarını ortaya koymuş olacağım. Bu bölge de Gümüşsu, Dinar ve Kızılören arasındaki bölge olacaktır. Şimdiye kadar altmışa yakın konuyla ilgili makale ve yazı okudum, inceledim. Bu makale ve yazıların birçoğunda bilerek veya bilmeden kimi konuların atlandığını veya görmezden gelindiğini görüyorum. Bu yer arama konusu belli yöreleri bir günde gezilip karar verilecek, daha önceden savunulan konuyu bir günde değiştirilecek konu olmadığının da altını çizmekte yarar var.