Çünkü o anda fiziksel açlığımızı gidermek için değil, duygusal rahatlamayı yaşamak için yeme davranışını gerçekleştiririz. Bastırmaya, doyurmaya çalıştığımız bu açlığa duygusal açlık denir.

Duygusal açlık, kişiye o anda kısa süreli rahatlama yaşatır, davranışın nedeni de budur. Ancak uzun sürede duygusal yeme davranışı, kişiye hem fiziksel hem de psikolojik olarak zarar vermeye başlar. Bir süre sonra aç olunmadığı halde yemek yemek kilo alımına ve fiziksel sağlıkta bozulmalara neden olur. Bununla birlikte kilo alımı, kişinin öz saygısında sarsılma ya da kaybetme tehlikesini de beraberinde getirir.

Duygusal yeme davranışının nedenleri

Duygusal açlık ve yeme davranışının temelinde özellikle geçmiş dönemlerde sevilme, değerli ve yeterli hissetme, onaylanma gibi temel duygusal ihtiyaçların karşılanıp karşılanmaması büyük önem taşır. Bu ihtiyaçların tam olarak giderilememsi, kişinin duygusal ihtiyaç deposunu farklı şekillerde, örneğin yiyeceklerle doldurmaya çalışmasına neden olur. Bu davranış tekrar eden bir sürece girerse kişi, yaşadığı duygusal boşluğu yemeklerle karşılamayı alışkanlık haline getirir. Bu süreç, bir bakıma kişiye bu davranışı öğretmiş olur.

Duygusal yemenin bir diğer önemli nedeni ise kişinin yaşadığı özellikle olumsuz duygularla nasıl başa çıkacağını bilememesinden kaynaklanır. Öfke, utanç, üzüntü, stres, kaygı gibi olumsuz duyguları kontrol altına almak ve yönetmek her zaman kolay değildir. Geçmişte olumsuz duyguların yaşanmasını sağlayacak uygun ortam oluşturulmadıysa ya da başkaları bu kişiler adına sorunları çözdüyse bu kişiler ilerleyen zamanlarda olumsuz duyguları yönetmekte zorluk yaşarlar. Eğer kişi bu duyguları nasıl karşılayacağını bilmiyor ancak bir şekilde rahatlamak istiyorsa kısa süreli de olsa ona bu rahatlamayı sağlayacak yemeklere yönelme eğilimi oldukça fazladır. Özellikle yağ ve şeker oranı yüksek yiyecekler bu ihtiyacı karşılamada en büyük yardımcılar olarak karşılarına çıkar.

Duygusal açlık yaşadığımızı nasıl anlarız?

Duygusal yeme davranışımızı anlayabilmek için öncelikle fiziksel ve duygusal açlık arasındaki farkı bilmemizde fayda var. Bu iki durumu birbirinden ayırabilirsek duygusal açlık yaşadığımızı daha kolay fark edebiliriz. Böylece durumu kontrol altına almak çok daha kolay hale gelir. Duygusal açlıkla fiziksel açlık arasındaki farklar:

  • Fiziksel açlıktan farklı olarak açlık hissi bir anda ortaya çıkar. 5 dakika önce açlığa dair bir şey hissetmezken bir anda bu açlığı giderme ihtiyacı üst seviyeye çıkar.
  • Duygusal açlığı bekletmekte zorluk yaşanır. Hemen o an açlığın giderilmesi gerekiyormuş hissi oluşur. Fiziksel açlıkta ise bu his ertelenebilir.
  • Fiziksel açlık giderildikten sonra yemeye devam etme isteği olmaz. Duygusal açlıkta, bu açlık tam olarak giderilmediği için yeme isteği ne kadar yenirse yensin devam eder.
  • Duygusal açlık yaşanırken belirli yiyeceklere yönelme görülür, her yemek bu ihtiyacı karşılamaz. Ancak fiziksel açlıkta her türlü yiyecek açlığı doyurma özelliğine sahiptir.
  • Fiziksel açlığın sonunda herhangi bir pişmanlık ya da suçluluk duygusu yaşanmaz. Bu durum duygusal açlıkta aynı şekilde olmaz. Duygusal yeme davranışı bittikten sonra genellikle pişmanlık duygusu ortaya çıkar.

Duygusal yeme davranışını nasıl kontrol edebiliriz?

Duygusal yeme davranışını kontrol etmek ya da tamamen ortadan kaldırmak için öncelikle bu davranışı fark etmek gerekir. Daha sonra duygusal yeme davranışını ortaya çıkaran tetikleyici duygu ve düşüncelerin anlaşılması gerekir. Hangi aşamada, hangi olayda ya da hangi duygunun ortaya çıkmasıyla yeme ihtiyacının doğduğu fark edilirse buna göre bir yol haritası çizilir.

Bir diğer önemli nokta da olumsuz duygularla nasıl başa çıkılacağını öğrenmektir. Eğer yaşanan olumsuz duyguları yönetme becerisi gelişirse kişinin bu duygulardan kaçması ve farklı yollarla rahatlamak için yiyeceklere yönelmesi engellenecektir. Olumsuz duygularla başa çıkmayı öğrenmek bir süreç gerektirdiği için bu süreçte duygusal rahatlama için yemek yerine spor, yoga ya da kişinin ilgi alanına uygun alternatif aktiviteler yardımcı olacaktır.