Türk Telekom’u vardı devletin. Telekomünikasyon sektöründe devlete gelir getiren önemli ve stratejik bir işletmeydi Türk Telekom. Çok fazla personeli var dediler, hantal dediler, yeniliklere ayak uyduramıyor dediler ve 2005 yılında satıp özelleştirdiler.

Türkiye Gübre Sanayi AŞ(TÜGSAŞ)’si vardı devletin. Türkiye’de gübre pazarının %29’unu sahip TÜGSAŞ, çiftçiye ucuz gübre temini için piyasayı dengeleyen önemli bir aktördü. TÜGSAŞ için de ‘’zarar ediyor, devletin sırtında kambur oluyor’’ dediler. TÜGSAŞ’ı 2005 yılında satıp özelleştirdiler. Devlet bu sektörden çıkınca bütün koz özel sektörün eline geçti ve gübre fiyatları da hızlıca arttı.

Devletin Türk Şeker’i vardı. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren binbir emekle kurulmuş bu fabrikalar yıllarca Türk çiftçisinin şekerini alıp işleyerek hem çiftçiye hem de istihdam ettiği işgücüyle bulundukları şehirlerde ekonomiye önemli katkı sağlıyordu. Amerikan nişasta bazlı şeker üreticisi CARGILL rapor yazdı. Rapora göre şeker fabrikaları verimsizdi, zarar ediyordu. Geçtiğimiz sene, 2018 yılında, Türk Şeker de satılıp özelleştirildi.

Sakarya’da devletin tank palet fabrikası vardı. Ülkemiz ve ordumuz için önemli üretimlere imza atan stratejik ve çok önemli bir fabrikaydı. Tank palet fabrikası için ‘’Yenilenmesi, yatırım yapılması gerekiyor, 50 milyon dolara ihtiyaç var.’’ dendi, saray için bulunan para tank palet fabrikasına bulunamadı. Katarlılara ihalesiz 25 yıllığına kiralanıp özelleştirildi.

Son yıllarda tütünü, şekeri, telekomünikasyonu, gübreyi, yemi, tank paleti geçtim iktidar yolu, köprüyü, hastaneyi, havaalanını dahi kendisi değil özel şirketlere yaptırıyor, bu hizmetleri hazine garantileriyle özel şirketlere gördürüyor. İşte tam da bu süreçte AKP iktidarı benimsediği neoliberal politikalar gereği devleti bu stratejik sektörlerden çıkarırken, elinde bulunan bütün işletmeleri satarken bir gelişme yaşandı. İktidar kamu bankası Ziraat Bankası aracılığıyla Simit Sarayı’nın %51’lik hissesini 500 milyon dolara satın aldı. Tank palet için 50 milyon dolar bulamayan iktidar simitçi için 500 milyon dolar bulup simitçiyi satın alıyordu.

Çiftçiye destek olması için kurulan Ziraat Bankası kredisini ödeyemeyen çiftçinin traktörünü haczedip elinden alırken, çiftçinin akaryakıt ve gübre aldığı kredi kartını ödeyemediği için borcuna faiz üstüne faiz işletirken, yeri geldiğinde zor duruma düşen çiftçinin kredi talebini geri çevirirken neden simitçi alıyordu?

Sorunun cevabı çok açıktı tabi. AKP iktidarı uzun süredir, uyguladığı yanlış ekonomi politikaları sonucu bataklığa saplanan ülke ekonomisini ve yandaş sermayeyi( özellikle büyük inşaat holdinglerini) saplanılan bataklıktan çıkarma gayretinde. Bu noktada da Ziraat Bankası zarar etmesi göze alınarak düşük faizlerle ev ve taşıt kredisi vermekte, Simit Sarayı örneğinde olduğu gibi iflasa sürüklenen firmalara ortak olmakta.

Asgari ücretliden alınan vergilerle, akaryakıttan alınan vergilerle, elektrikten ve doğalgazdan alınan vergilerle yandaş sermayeyi kurtarma operasyonu böyle işliyor. Tank paleti satan iktidar yeri geldiğinde simitçi alıyor.

Velhasıl Simit Sarayı vatana ve millete hayırlı olsun. İster millet olarak yediğimiz kazık için ister yiyeceğimiz simit için afiyet olsun dileğimi kabul edin.