Aslında her şey bir UMUT’ la, bir UMUT için başladı…

Babasının tutku ile saatlerce bilgisayarın başında pür dikkat oyun oynarken nerede ise tüm dünya ile bağlantısını kesmesine neden olan oyunun nasıl bir şey olduğuna meraklandı Umut. Derslerine hazırlanması sonrası zeka pırıltıları dolu çekik gözlerini dikti bilgisayarın ekranına babasının sağından solundan… Çok bir süre geçmeden büyük oynayınca kazanıldığını…büyükler çok olduğunca çok konuşulduğunu, büyükler olmayınca konuşmayıp susulduğunu gözlemledi. Arkasından renklerin birbirine olan üstünlüğü, uzunluk kısalık, empas, çakma-atma-kaçma derken bir gün babasının nikini kullanıp bir turnuvaya girdi, arkasından başka turnuvalara…Bunun biz araba kullanırken bizi dikkatle izleyip hazır olduğunu düşündüğünde arabayı park yerinden çıkarıp kafasına göre sürdükten sonra arabayı santimi santimine park yerine bırakan çocuklarımızdan pek de farkı yoktu. Farklı olan Umut’un henüz sekiz yaşında oluşu idi. Doktor baba başladı arayışlara; Antalya’da olan bir yakını briç federasyonu Başkanı’na ulaştı…internet ortamında briç sitelerinden, turnuva direktörlerinden yardımı olacağı umulan veya düşünülen tüm briç severlerden yardım aranırken karşısına Tuncay Altun isimli bir akademisyen çıktı, onunda briç oynayan bir oğlu vardı ve o da aynı sorunların içinde olup çözüm arayışında idi. Böyle buluştu ülkemizin on altı yaş altı iki briç devi;TOYGAR ALTUN VE UMUTGÖRKEM EREN…

Ne var ki çözüm çok uzun ömürlü görünmüyordu çünkü Toygar Umut’tan iki yaş büyüktü, böyle olunca Umut iki yıl için yine ortaksız kalacaktı…Doktor baba başladı bu durum için bir çözüm arayışına…

Bu arada Antalya’da olan yakını briç sevdalısı Ahmet de Çivril’e dönmüştü. Bir gün internet ortamında bir briç turnuvasında oynarlarken dr. Ahmet’e sordu,

“Abi ne yapacağız?”

“Ben elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım!” dedi Ahmet.

Ertesi günü dr. Soluğu Kaymakamın karşısında aldı, anlattı derdini. Kaymakam ilgi ile dinledi doktoru. Dr. Kaymakamlıktan çıkarken elinde ilçe milli eğitim müdürlüğüne hitaben yazılmış, istenilen okulda briç dersi yapılabileceğini içeren bir ‘olur’ yazısı vardı…

Çok geçmeden Çivril İsmail Özcan İlköğretim Okulunda yaklaşık yirmi beş dördüncü sınıf öğrencisi ve bir ikinci sınıf öğrencisi olmak üzere sıraları masaya dönüştürerek başlarında briç öğretmenleri Ahmet Yeğit ve Şener Altuntaşoğlu briç dersine başladılar. Böylece ilkokul düzeyinde hem de bir ilkokulda, hem de Çivril gibi küçük bir ilçede briç yaşam ortamı bulmuş Çivril’in genç briççileri önce ulusal daha sonra uluslar arası başarılara doğru yelken açmış oldular…