Çivril’in ovada ilk kurulduğu yer, yine Habip Acem Höyüğü’nün çevresi olduğu görülüyor. Höyükardı, Hamam Mahallesi (Belediyenin kurduğu halı saha bölgesi) ve daha sonra Yukarı Mahalle bu yerler arasında. Daha sonra bu eski mahallelere yeni mahalleler ekleniyor. Kumluk, Cıngıt yolu ve diğerleri.
Halen daha yaşayanlar, yıllar öncesinde Tren yolundan sonra Menteş köyüne kadar hiçbir binanın bulunmadığını ve çayırlık olduğunu söylüyorlar. Bizim yaşımızda olanlar da stadyum kenarındaki evlerden sonra yine Menteş’e kadar boşluk olduğunu ve Kızılcasöğüt çayırına ziraat okulu yapıldığını biliriz.
Çivril Ovası içinde ve çevre dağlarında adı bilinmeyen birçok antik yerleşim var. Ne yazık ki bunların doğru dürüst tanımlaması yapılmamış. Adı bilinip de nerede olduğu bilinemeyenler var. İrinte, Vidinya, Tipriza gibi. Kesin yeri bilinmese de adı bilinenlerden Peltai, Pentekhair gibi yerlerden söz ediliyor. Ancak bu konularda ilgili uzman kişilerce bilimsel bir araştırma yapılmış değildir. Ara ara Işıklı’ya gelip (çok önceden de Frig uygarlığı izleri olduğu bilinmesine rağmen), sanki yeni keşfediliyormuş gibi burası Frig izleri taşıyor diyenleri saymazsak.
Kimi yayınlarda Sökmen, Yamanlar ve Karayahşiler arasında olduğu kimi uzmanlarınca ileri sürülen Peltai’yi kendi yayınlarında Çivril’in atası gibi gösterenler var, ancak öyle bir durum söz konusu değil. Çünkü Peltai’nin Çivril’in devamı olduğuyla ilgili hiçbir belirti yok. Bu ilkçağ kentinin var olduğu ileri sürülen yerin çevresinde günümüzdeki köy yerleşimleri halen daha varlığını sürdürüyor. Ama Çivril bu yörenin hayli uzağında ve Çivril ilk önce bu yörede kuruldu denebilecek hiçbir kanıt yok.
Çivril Ovası’nda Roma ve Bizans dönemlerinden bu yana varlığını sürdüren Homa var. Buranın günümüzdeki adı Gümüşsu. 1176 yılındaki Myriokephalon Savaşı’nı konu eden tarihsel yayınlarda Homa adı sık geçiyor. Bizanslı tarihçi Anna Komnena da bu kentten ilgili eserinde bahsediyor. Çivril’de bu yerin dışında adı bilinen ve yeri tespit edilebilen başka bir Roma veya Bizans yerleşmesi yok. Buna ilçemizin adı da dâhil.
Myriokephalon Savaşı’nın nerede gerçekleştiğiyle ilgili arama çalışmalarında, Çivril adının Tzibrelitzemani- Cybrilcymani biçiminde değişime uğratılarak Bizans belgelerinde geçtiği ileri sürülüyor. Bu ileri sürüşle, ilçemiz Çivril’in Bizans döneminde veya öncesinde kurulduğu ileri sürülmüş oluyor. Ancak kesinlikle böyle bir durum söz konusu değildir. Myriokephalon Savaşı’nı anlatan tarihsel yayınlarda Eumeneia’nın adı geçmezken, Çivril’in adı geçmesi mümkün değil. Çünkü o yıllarda henüz kurulmuş değil. Tarihi kayıtlarda adı geçen yer Tzibrelitzemani. Bu yerin savaşın gerçekleştiği geçit içinde bir yer veya yöre adı olduğu biliniyor. Eğer buradan hareket edilerek, bu ad, Çivril adı ile eşleştirilir ise, Çivril’in ilk kurulduğu yer, sözü edilen geçit içinde kurulmuş olduğu ileri sürülmüş olur ki, bu mümkün değildir. Eğer öyle bir iddiada bulunulacak ise, önce Çivril’in bu geçit (boğaz) içinde kurulmuş olduğu kanıtlanmalıdır.
En büyük yanlışlık, ilçemiz Çivril’in bir köy konumunda iken bu yörelerin Türkleşmesinden sonra kurulmuş olduğunu göz ardı etmektir. Çivril kurulmadan önce bu topraklarda başka uygarlık izleri görülüyor. Roma ve Bizans dönemi antik taşlara da rastlanıyor. Ancak sözünü ettiğimiz konu bu değil. Konu ettiğimiz, henüz o yıllarda Çivril adında bir yerleşmesinin kurulu olmadığıdır. Denizli yöresinin tamamen Türklerin eline geçmesi 1206’lı yıllara rastlar. Çivril adının Bizans belgelerinde rastlanması için Myriokephalon Savaşı yıllarında kurulu olması gerekir. Yani 1176 yılında da varlığı biliniyor olması gerekir. O halde bu iddiaların kanıtlanması şart. Değilse, bu tür iddiaların geçerliliği yoktur.
Çivril’in ilk nerede kurulmuş olduğu konusu öyle karmaşık bir durum değildir. O yüzden farklı yerlerde aramak, olmadık yerleri Çivril’in atası saymak boşuna çabadır.