O halde “cehalet” hiç bir olumsuzluğun bahanesi değildir.

“21. yüzyılın câhilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.”

– Alvin Toffler

Elbette bir bilgi kirliliği de söz konusu. Ama yeterince araştırıldığında, bunu aşmak mümkün. İnternet uzman bilgileriyle dolu.

Uzman, amatör, meraklı, hobici, her tür insan bilgisini internete yüklemektedir. DIY yani ‘do it yourself–kendin yap’ türünden bilgilerle, ‘tutorial’larla (öğretici) kaynıyor İnternet.

Birçok uzman, profesöre ve yazara e-mail ve Facebook yoluyla ulaşabilirsiniz. Kendinizi düzgün bir şekilde ifade edebiliyorsanız sorularınıza yanıt verdiklerini göreceksiniz.

Bence çağımız ne atom çağı, ne uzay çağıdır; çağımız bilgi çağıdır ve bilginin demokratik ve ucuz biçimde insanlığa ulaşması insanlık açısından çok önemli bir gelişmedir. İnternet sadece bilginin değil, her türden haberleşmenin kapısını aralamıştır.

Bu bilgi uygarlığından yararlanmasını bilmek gerekir. İkinci bir dil öğrenmek siberuzayda hareketliği arttıracaktır.

Eskiden bilgi kalıcı ve güncel olmazdı. Bilgi uzaklardaydı, bayattı, pahalıydı, lükstü. Bilgiye ulaşmak için bir kütüphaneye üye olayım desen en yakın kütüphane cehennemin dibindeydi.

Zaten kütüphanelerin kaynak sayısı da kısıtlı olurdu, güncel kitaplar bu kütüphanelere alınmazdı. Kütüphane ilk kurulduğunda Allah ne verdiyse, işte o! Hadi üşenmeyip bir kütüphaneye üye oldun, aradığın bilgiyi orada bulabilir miydin? Ne gezer!…

Sırf kitaplarının zenginliğine, çeşitliliğine, baskı kalitesine hayran olduğum için lisedeyken Amerikan Kütüphanesi‘ne üye olmuştum. Yarım yamalak İngilizcemle o kitapları anlamak için ne çok çabalardım…

Anlamasam bile yine de yararlandım o kütüphaneden; o güzelim ofset kalitesiyle basılmış renkli resimleri inceledim en azından. Sonra o da kesmedi Alman Kütüphanesi’ne de üye oldum.

Bizim çağımıza Atom Çağı dediler tutmadı. Atom, insanı hayal kırıklığına uğrattı. Atom enerjisi insanlığın enerji ihtiyacına çözüm olmadığı gibi başa türlü belalar açtı… Uzay Çağı dediler, o da olmadı.

Uzaydaki en büyük başarı Ay’a gitmekti.. O da bin bir güçlükle ve inanılmaz paralar dökerek, komünizm korkusunun verdiği gazla… Öyle uzay filmlerindeki gibi o gezegen senin bu gezegen benim dolaşmak nerede… Şimdi robot uzay araçları sayesinde uzay araştırmalarında biraz ilerleme kaydetmeye başladık gerçi…

Ama gerçek anlamda uzayın fethi henüz insan için bir düş. O halde zamanımıza verilebilecek en güzel ad Bilgi Çağı olur.

Aslında bilgi çağı derken bilginin çoğalmasından ziyade bilginin demokratikleşip, halka inmesini kastediyorum. Gerçi halkın ne kadar umurundadır o bilgi?

Matbaa kitabı ucuzlatıp yaygınlaştırarak Orta Çağı Yeni Çağ’a nasıl dönüştürdüyse, internet de Yeni Çağ’ı Bilgi Çağ’ına dönüştürmüştür.

Kaynak: Matematiksel.com