İster oğlu ister… Dedem sıralanan bu özellik ve yeteneklerin ne kadarını taşıyordu bilmiyorum ama Emrah’tan Karacaoğlan’dan söylediği deyişleri birebir dinledim…

Anamın dedesinden dedem, amcalar ve halaya kalıp paylaşılmadan günümüze kadar gelen Gökbaşlı’da büyükçe bir tarla ve 17 parça arsanın izaleyi şuur’dan satış işlemi vardı. Hak sahibi kişi sayısı yaklaşık seksen kişi civarında…Satış ihalesine hak sahiplerinden bazıları dışında üç dört emlakçı, iki paralı kadının dışında satış olduğunu öğrenip hesaplı olursa alır sonra satarım diye düşünen bazı kişiler de vardı..Laf aramızda hesaplı olursa iki arsa da ben alırım diye ben de oradaydım.

İlk arsanın satışı normal geçip arsayı teyze oğlum rayiç bedelle satın aldı… İkinci satış benim beğenip satın almayı aklımdan geçirdiğim arsa için yapıldı. İhale birden kızıştı. Benim hak sahiplerinden olduğumu öğrenen emlakçı ve birkaç kişi ihaleye katılmalarına karşın artırmaya katılmayıp çekildilerse de anamın kuzenlerinden bayan olanı hırslandı, ben hırslanmadım ama hırslanmış görünüp onun her artırışına yüz lira artırarak karşılık veriyorum. Bizim İstanbullu kahverengi gözlü kuzenin, kahverengi gözleri oldu çakmak çakmak, soluk beyaz çilli yüzü önce hafiften pembeleşmeye, sonra kızarmaya doğru giderken artırım rakamları binliklere, ses tonu yükseklere tırmanıverdiler. Gelinen rakam benim aklımdan geçen rakamı aşınca ben geri durdum. Ben duralayınca kuzen de durdu. Satış memuru son bir dakika duyurusu yapınca benden ses çıkmadı. Kuzen tam arsayı kaptım diye düşünüp yüzüne hafiften bir gülümseme yayılır gibi olurken benim hatırımı sayarak artırıma katılmayan bir katılımcı son söylenen rakamı abartılı bir şekilde geçerek arsayı kaptı. Ben bu kuzenle iki ayrı arsa için tekrar kapıştım ama o arsaları, kuzen aldı. Üçüncü satış Gökbaşlı’da ki tarla için yapıldı, bu tarla için yapılan satış pek alevli değildi, alevli olmamasının nedeni o tarlayı anamın amcasının alma isteği tarafımızca biliniyordu. Bu nedenle biz kuzenler amcanın hatırı için tarla artırımına bulaşmadık. Ama diyeceksiniz ki ama adını ettiğiniz kuzenler sizin katıldığınız artırımlarda göze göz, dişe diş kapışmışlar… Ne diyelim ki… Canları sağ olsun

Tarla, rayiç bedelin biraz üzerinde değer buldu. Dördüncü ve geri kalan satışlar deyim yerindeyse adeta kıran kırana geçti.

İhale sonrası evli evine, köylü köyüne gitmek üzere dağıldık. Ben, ilçe içinde şöyle bir dolanıp köye öyle gideyim aklımdan geçirirken bir kahvehanenin önünden geçiyordum, bir de baktım ki benim ihalede kapıştığım İstanbullu kuzenler bir masada oturmuş hararetli hararetli konuşuyorlar… Aklıma ne geldi ise doğru masalarına varıp selam verip oturdum. Çağırdığım garsona,

-“Misafirler ne arzu ederler sorar mısın lütfen!” deyip işi pişkinliğe vurdum, onlar da İstanbullu olmanın ağırlığı içinde ihalede olanların sözünü etmediler…

Bugün, dünkü açık artırımlı satışa katılıp, en fazla doksan bin liraya satın almayı aklından geçirdiği arsayı yüz yirmi bin liraya satın alan arkadaşın iş yerinde dünkü satışın ve artırıma katılan kişilerin nasıl hırslanıp aklıselimden uzaklaşabildiğini, işin içine çıkar girdiğinde kuzen muzen, akraba makraba dinlemeyip birbirinin gözünü oyma aşamasına nasıl gelinebildiğine değinip gülüştük.