Çok kişiden duymuşuzdur,”yaşamımda hiç böyle bir zam fırtınası yaşamadık” diye. Katılıyorum, onca iktidar geldi geçti belki de daha yüksek oranlarda zamlar gördük ancak hiç böyle, neredeyse her gün bir zam süreci yaşamadık.
Geçenlerde partiye uğramıştım, zamları protesto etmek için bildiri hazırlamışlar, beraberce pazar yerinde dağıttık. Değişik tepkiler vardı. Sanırım iktidar yanlısı bir kesim, durumun geçici olduğuna inanmış, dünya da ki krizin ülkemize yansıdığını düşünerek, “geçer bunlar, hemen siyaset malzemesi yapmayın” der gibiydi. Daha bir utangaç, kendilerince inançlı ancak sürecin daha bir şiddetlenerek devam etmesini de görüp bir hayal kırıklığı yaşıyor gibilerdi. Bir başka kesim, “ne fark edecek ki” umutsuzluğu içinde, kaderine razı “hayırlısı” diyerek boyun büküyordu. Sizde yükseltin sesinizi diyordum, beraber olunursa duymak zorunda kalırlar. Şiddetli tepki verenler de vardı. Siyasi düşüncelerini ve tepkilerini artık saklamayarak, yüksek sesle hakarete varan söylem ve mimikleriyle bize alkış tutuyorlardı. Çoğunluk, dediğim gibi sessizce bildiriyi alıyor, kendilerine “memnunsunuz” galiba diye sorduğumda öyle yüzüme bakıyorlar, “eh diyorum, gülümseyerek “Allah daha da versin o zaman” diyorum, gülerek “Âmin” diyorlar.
Yerli,”gezginci” ,gazeteci arkadaşlar ellerinde kamera, mikrofonlarını vatandaşlara tutarak röportaj yapıyorlardı. Karşılaşınca bana da soru yönelttiler. Daha sonra “facebook”ta karşıma çıkınca izledim. Röportajın içerisine izleyenler yorum yapmışlar. Bir arkadaş “Ömer beye sorun bakalım diye yazmış, Avrupa da hayat pahalılığı yok mu “diye. Elbette var desem haklı mı olacak? Bizim sorunumuz, dünya da esen hafif bir rüzgarı ülkemizde fırtına olarak hissetmemiz. O ülkelerde ki alım gücüyle bizimkini kıyaslamak gerekir, doğru sonuca varmak için… Onların emeklileri tatile çıktıklarında bizim ülkemizde kendi paralarının alım gücüyle krallar gibi yaşamıyor mu? Boş verin rakamları, istatistikleri. Bir başka tanıdık arkadaş “CHP zenginleri” diyerek küçümsemiş yapılan protestoyu. Eh,”görece” ona göre zengin olabilirim, bu saptaması, ülkenin fakirleşiyor olma gerçeğini değiştirir mi? Ülkenin “satılık” tüm varlığı, zenginlikleri, yabancıların “değerli” parası karşısında bedavaya gitmiyor mu? Çözümü beraber aramak gerektiğini ne zaman öğreneceğiz? “AKP” ye oy veren, zengin, fakir tüm vatandaşlar siyasi iktidarın hızla ülkeyi yoksullaşmaya götürdüğünü görüp ne zaman tepki verecekler? Ses çıkaran bizleri, küçümseyeceklerine koroya katılsalar, ülke çıkarlarını öne çıkaran yeni bir siyasi anlayışı beraberce kursak?
Sabah haberlerinde “kamu”, artık ekmek fabrikaları kuracakmış. Artan fiyatların önüne geçmeyi düşünüyorlar. Aynı mantıkla şeker fabrikaları kursak? Tekstil, tütün, kâğıt? Elektrik santrallerini devletleştirsek? Rafineleri? Madenleri devlet çıkarsa, en azından stratejik olanları. Doğayı, ormanları özel sektörün “kar” hırsına kurban etmesek? Hani “yerli ve milli “olunsa devlet piyasayı kontrol edebilir mi? Enflasyona “höt” diyerek değil de rekabet koşullarında söz geçirebilir mi? Yoksa bunlar var mıydı bir zamanlar? Birileri liberal ekonomi adına, özelleştirmelerle hepsini yabancı sermaye ye peşkeş mi çekti? Hem de “milliyetçiyiz” diyerek.
Zamları protesto için dağıttığımız bildiri gününden son bir izlenimim; genç uzun boylu bir delikanlı dedi ki “ben MHP üyesiyim ama çekelim traktörlerimizi, yapalım çarşıda bir protesto”.Gülümseyerek peki ama “Cumhur ittifakı” ne der buna dedim,” o zaman ben onlardan olmam “dedi. Kutlarım onu, bizler siyasi partilerin üyesi olabiliriz, ama kimsenin emir kulu, biat edeni değiliz. Ülke çıkarlarına ters her türlü karara muhalif olabilmeliyiz. Sevindim. Sağlıcakla kalın.