Eminim uyanalı çok olmuştur olmasına da; hem odanın soğuk oluşu, hem de kıpırdanıp kıpırtılarını ben duyar da uyanırım kuşkusundan yatağından çıkmamıştır.

Sobanın kovasını akşamdan hazırladığım dolusu ile değiştirip yaktım. Sobanın üzerine su dolu güğümü ve çaydanlığı koyup kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim. Omlet yapmak için derince bir kaba bir iki kaşık süt koyup üzerine biraz sucuğun içinden biraz da peynir topağından incecik parçalar ekledim. Üzerine birazcık kara biber ekerek bir yumurta kırdım ikinci yumurtaya da tam uzanmıştım ki gözlerimin önüne yıllar öncesi bir sinema şeridi gibi gelip yerleşti. Yumurtaya uzanan elim sanki anamın eli; duvarın iç kısmına ufak tefek koymak için bırakılan deliğe uzanıyor, dört yumurtaya dokunmasını umduğu parmakları sadece iki yumurtaya dokunabilince deliğe uzanan eline inanmayıp eğilerek deliğe şaşkın şaşkın bakışı, minik yeşil gözlerindeki şaşkınlığın yerini gittikçe artan bir kızgınlığın alması, önce fısıldarcasına başlayıp sonra “ Biri yetmezmiş gibi iki yımırta birden yemiş…gaç bu garı kili, duzu, ispirteyi, olmadı gaz yağını neyle alıyo diye düşündüğü, bi günden bi güne garı duzun kilin va mı diye sorduğu yok…ama yimiye gelince ikisini birden gır yi…” diye homurdanması, anamın öfkesinin delikten bana doğru çevrilip de durduk yere bir iki şamar yememek için usulca avluya sıvışmam…Akşam yemek için sofraya oturup yemeğe uzanmak için önce babamın ilk lokmasını almasını beklememiz, tam da babam yufkayı küçük bir kaşığa dönüştürüp patlıcan aşına doğru daldırdığında; anamın yemeyip yutmayıp babamın iki yumurta yemesini dile getirip söylenmeye başlaması, bunun üzerine babamın patlıcan aşına doğru uzanan elinin bir an duraksayıp öylece havada asılı kalakalması… Sonra hiç sesini çıkarmadan hatta anama bile bakmadan şöyle bir yutkunması, yutkununca boynundaki gırtlak çıkıntısının yukarı aşağı gidip gelmesi, anamın tadında bırakmayıp hala söylenmesi üzerine, benden beş yaş küçük kardeşimle sus pus olup yerimizde gittikçe büzülerek korku ile bir anamın bir babamın yüzüne bakışımız, sonra babamın hışımla doğrulduğunda eyvah şimdi anamı ayakları altına alıp çiğneyecek diye ödümüzün patlayacak oluşu, ama korktuğumuz gibi olmayıp babamın siniyi kaptığı gibi hışımla odadan çıkışı üzerine kafesine sığamayıp korkuyla atan yüreklerimizin rahatlar gibi olması, arkasından avluda taklalar atan sini ve sahanların tangırtı tungurtusu,,,Avludan kapıya doğru uzaklaşan aç, öfkeli ayak sesleri…

İkinci yumurtayı kırmadan omleti hazırlayıp anama götürdüm. Bende omlet yeme isteği falan kalmamıştı…