1970 yıllar, coğrafya dersindeyiz. Bana Çivril in nüfusunu sordu öğretmen. Merkez nüfusu biliyordum ama köyleriyle olanını, hayır.66 bin küsurmuş. Sanırım şimdilerde 61 bin civarı. O günden bugüne ülke nüfusu neredeyse üç misli artmış ve ovanın sulu tarıma açılmasıyla nüfus patlaması yaşanır umulan Çivril se, o yıllara göre gerilemiş. Büyük şehirlere çoktan başlamış olan göç, Anadolu da her köyü, kasabayı giderek tenhalığa itmiş.

Cumhuriyetin ilk yıllarında planlı bir şekilde Anadolu’nun her bir köşesine yapılan yatırımlar, giderek belli bölgelerde odaklanınca, bölgeler arası gelir dağılımı dengesi bozulmuş ve sonuçta çarpık bir şehirleşmeyle, sosyal hayatı derinden etkileyen dönüşümler, köklü değişimleri ortaya çıkarmış! Göçler, insanları bir bilinmeze koştururken beraberinde, olumlu ya da olumsuz yeni koşullar yaratmış, farklı bölgelerin farklı kültürleri giderek yok olma sürecine girmiş, yaşam zorlaşmış, sadelik, dinginlik kaybolmuş ve eskiler, daha bir mutsuz hissetmiş kendilerini.

Çivril de göç vermiş, görünen o ki vermeye de devam ediyor. Biz bir tarım beldesiyiz. Acaba tarımdan iyi para kazansak, tarımla ilgili sanayi kuruluşları oluşsa, istihdam artsa bu göç aynı hızla devam eder mi? Durur mu?

Sizce bu konuyu kim planlar? Kim bu yolda çaba sarf eder? Elbette siyasiler ve onların politikalarını uygulayacak kamu yöneticileri. Eğer uygulanacak politika; bize plan gerekmez, serbest piyasa yeni dengeler yaratır, sorunu çözer anlayışıysa, bunu yaşadık bugüne değin. Giderek fakirleşen bir Çivril le sonuç ortada. Peki, kamu girişimciliğiyle planlı bir şekilde yapılacak, teşvik edilecek projeler hayata geçirilirse! Bu projelerde yer alacak kadrolar liyakat usulüyle belirlenir, şeffaf bir yönetim sergilerlerse! Denemeli mi? Atatürk döneminde denenmiş, başarılarının mirası bugünlere dek ulaşmış. Ders alsak?

Örneğin değişen iklim koşullarıyla kurumaya yüz tutan Işıklı gölümüz. Ovanın kalbi, canı Zamanında sadece balık ve kerevit üretimiyle beldeye ekonomisinin bel kemiği. Vahşi sulamaya suyu yetmiyor. Siz ciddi bir çalışma duydunuz mu gölün geleceği hakkında? Kahve sohbeti seviyesindeki dilekleri kastetmiyorum, şöyle iki yıllık bile olsa kamuoyuyla paylaşılan bir planlama! Görünen sadece gölün ölümünün yaklaştığını simgeleyen nilüfer çiçeklerine hayranlık! Göl ölürken belki biraz turizmle para kazanırız gayreti. Bu göl nasıl eski yaşam canlılığına gelir? Suyu ovaya en verimli hangi metotlarla ulaştırılır? Ovada nasıl bir ekim planlaması yapılır? Eh bunlar yapılırsa göl çevresi sayfiye, dinlenme, piknik alanlarıyla donatılır?

Bunları bilmek isterim. Yıllar geçiyor. Çivril de doğmuş büyümüş bir fert olarak göçenleri keşke gene eskisi gibi çevremde bulabilsem. Beraber geçen o yılların mutluluğu hep sürse. Yeni nesiller bunu gerçekleştirebilir mi? Biraz siyasete el atıp, tartışıp, gayret gösterip başarılı olabilirler mi?

Böyle gelmiş böyle gitmez umarım. Sağlıcakla kalın.