Dünyada ilk askeri teşkilatı ve düzenli orduyu kuranlar olarak, günümüzde ülkemizin ihtiyaçlarına göre askerlik sistemini yerleştiremedik. Askerlik sisteminin; daha sade ve anlaşılır, toplumun kabul göreceği, hakkaniyet içeren ve Türk Silahlı Kuvvetleri’(TSK)nin ihtiyaçlarını karşılayan bir yaklaşımla düzenlenmesi gerektiği bekleniyordu. Tartışmaları da beraberinde getiren yeni yaklaşımın, daha karmaşık ve sınıfsal ayrımı artıran, yöneticilerin veya yönetilenlerin okuldan yetiştirilme yerine kıt’a dan yetiştirilmenin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu bağlamda, sadece Subay ve Astsubay kaynağı konusunda ki görüşlerimi paylaşacağım.

Askerlik mesleği, liderlik ve yönetim bilimi disiplinleri ile yakından ilişkilidir. Askerlikte fiziksel alt yapı, bilgi alt yapısı ve ruhsal alt yapı kavramları öne çıkar. Fiziksel yetenek ve kabiliyet; üzerine düşen sorumluluğu yerine getirebilecek yeterlilikte olmaktır. Bedeni yeterlilik ve kapasite ile karşılaşılan zorluklar göğüslenir ve astlar cesaretlendirilir. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Muharebelerinde, askerlerin yanında dimdik durarak cesaretlendirdiği gibi.

Günümüzde, ikna edici liderlik kavramı ön plana çıkmaktadır. İkna kabiliyetinin temelini de bilgi oluşturmaktadır. Eğitim süreci içerisinde astlar üzerinde etkili olmayı sağlayacak ve onları aydınlatacak bilgi alt yapısı verilmelidir. Sosyal bir varlık olan insan, kendisini; akıl, beden ve ruhun anlamlı birleşimi olarak görmektedir. Bütünün bir parçası olan ruh; kişi tarafından benimsenmiş etik değerler, inanç sistemi, kültürel değerler ve kurum değerleri tarafından desteklenmelidir. Kendi değerlerine inanmış bir birey, hem kendisini hem de çevresindekileri inandığı değerler istikametinde motive edebilir.

Adı ile bütünleşmiş, tarihin derinliğinden, kültürümüzün enginliğinden süzülmüş, seçilmiş, gelişmiş ve mükemmel subay; ATATÜRK’ tür. Subayların yetiştirilmesi ve mesleki gelişim sürecinde de Ebedi Başkomutanımızın her fırsatta belirttiği tarihten alınan dersler, akıl ve müspet bilimin sonuçları esas alınmalıdır. Bu konuda “Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal” adlı eseri asla unutulmayacak veciz sözlerle doludur. Bunlardan; inisiyatif, taarruz ruhu, insanların sevk ve idaresi sanatı, iş ahlakı, vicdan, saygıdeğer olma, bağlılık, nitelik ve özel liyakat, ahlak, karakter gibi özelliklere yer verilmiştir.

Türk askerinde bulunması gereken nitelikler, TSK İç Hizmet Yönetmeliği 86’ncı maddesinde yer almıştır. Cumhuriyete, yurda ve millete karşı sevgi bağlılık, itaat, sebat ve mukavemet, cesaret ve şecaat, canını esirgememek, harbe hazırlık, iyi geçinmek, iyi ahlak sahibi olmak, sır saklamak, emel ve fikir birliği, birbirine yardım, tavır ve hareket, intizam severlik, başka milletten askerlerle bir arada bulunduğu zaman, onlarla iyi geçinmek ve yüksek değerini onlara da tanıtacak bir silah arkadaşlığı yapmak her Türk Askerinin vazifesidir.

TSK’da subay yetiştirme sisteminde; Askeri Liseler vardı. Devamında Harp Okulları daha sonra Sınıf Okulları ve Eğitim Merkezleri vardı. Askeri Liselerden Sınıf okullarına kadar subayın nasıl yetiştirileceği ve ulaşılması gereken hedefler belirlenmişti. Ne yazık ki 15

Temmuz sürecinde Askeri Liseler kapatıldı. Askeri Liselerde; birimler arasında sergilenen mükemmel uyum, öğrencilerin de birbirleriyle oluşturacakları kusursuz uyumun temelini teşkil etmektedir. Öğrencilerimiz, düşünen ve düşündüğünü ifade edebilen bireyler olmaları için onları sürekli dinamik kılacak organizasyonlara yönlendirilmekteydi. Zorluklara katlanma ve mücadele azmi kazanmalarına katkıda bulunmak amacıyla, sportif etkinliklere katılmalarına özen gösterilmekteydi. Her fırsatta

liderlik vasıfları, birlik ruhu ve görev bilinci kazandırmak amacıyla söyleşiler yapılmakta ve tarih dersleri tarihte sistem yaklaşımı anlayışıyla işlenmekteydi.

Astsubay Meslek Yüksek Okulları, Astsubaylarımızın yetiştirmesinde Atatürkçü Düşünce Sistemi; milli, kültürel değerler ile ilişkileri, evrensel değerler ve ulusal çıkarları birleştirmesi konuları seminer şeklinde yapılmaktaydı. Mesleki ve liderlik ile birlikte geleceğe dönük ihtiyaç duyulan tüm bilgilendirme yapılmaktaydı.

Geldiğimiz noktada; kıta’dan geçişli “Yedek Astsubaylık” sistemiyle okul temelli Astsubay yerine Alaylı Astsubaylar yer alacaktır. Yine “Yedek Subaylık” sistemiyle okul temelli Subay yerine Alaylı Subaylar yer alacaktır. Tamamen Kıt’a kaynaklı olmayacaktır. Askeri Okullardan da Subay ve Astsubay yetiştirilecektir. Yukarıda anlatmaya çalıştığım geçmişten günümüze sahip olduğumuz değerleri ve kurumsallaşmayı, özellikle silah arkadaşlığını muhafaza etmek yeni sistemle kolay olmayacaktır.

ATATÜRK ruhlu subay/ astsubay yetiştirebilmenin yolu, ATATÜRK’ün ilke ve devrimlerini esas alan Askeri Okullar sayesinde gerçekleşebilir. Silah Arkadaşlığı ruhu, savaşma azim ve iradenin olmazsa olmazıdır. Kıt’a kaynaklı sınıfsal ayrımı derinleştiren subay ve astsubay alımı TSK’nın geleceği açısından riskler taşıdığı değerlendirilmektedir.