Ayrılık cesaret ister ufaklık

Gidebilecek kadar cesur,

Kalabilecek kadar iradeli,

Katlanabilecek kadar dirayetli olmalı insan.

Hiç sevemedim vedalaşmaları,

Aslında içinde hüzün olan şeyleri hiç sevemedim

Ayrılıklarda da hüzün vardır,

Hemide en ağırından.

Ne demişti şair

“Vedalaşmak asıl kalana değil gidene zordur.”

Katılmamak elde değil;

Sadece hep gidensen.

Kalana da öyle bir koyar ki vedalar,

Gidenlerle gidememek çok zordur.

Her gidenle bir parçan gider.

Gidenin ardından su dökülür ya;

Ben hiç ellerimle dökemedim o suyu.

Vedalarda her duygu gizlidir:

İki tarafta ifade edemez ama;

Gidipte dönmemek,

Dönüpte görmemek,

En korkulanıdır.

Asıl zor olan,

Ne gidebilmek,

Ne dönebilmek.

Bazen sırf geri dönmek için gidersin ya,

Unutma;

Aynı gökyüzüne baktığımız sürece,

Mesafelerin bir önemi yok.

07.01.2016

İki gencecik fidanı kaybettik geçen hafta. Mekanları cennet olsun. Çocukların acısı hala içimizde ve hala taze. Bilgisayar Programcılığı öğrencisiydi her ikisi de, o sebeple çok iyi tanıyorum onları. Aklı başında efendi çocuklardı hoppalıkları yoktu. Salı günü derste beraberdik en son. Kaç gün oldu hala köşeye çekilip usul usul ağlıyorum onları andıkça. Bu okulda okuyan bütün gençler benim birer evladım. Onların saçının tek teline zarar gelse beni derinden üzer.

Bu kadar iyi tanıdığım öğrenciler hakkında hiç bir kötü söz edemem ama sürekli duyduğum mesnetsiz iftiralara da susamayacağım artık.

Mübarek ramazan ayında aslını astarını bilmediğiniz olay hakkında ne kadar da kolay iftira atabiliyorsunuz. Sizlerde hiç mi Allah korkusu yok. Oruç ağızla yaptığınız dedikoduların size sevap kazandırdığını mı düşünüyorsunuz? Ağzınızdan köpüre köpüre dökülen irin dolu sözlerinizin hesabını nasıl vereceksiniz mahşerde ?Otopsi raporlarını mı okudunuz? Olay yerinde miydiniz?

Elinizi (varsa) vicdanınıza koyun da tekrar yaptıklarınızı düşünün.