Yıllar öncesi, tam ne kadar hatırlamıyorum. Resmi programlara giren 2023 yılına ait vaatler vardı, hatırlar mısınız? Sabah gazetede okudum birkaç tanesini yazayım.

Ülkenin toplam geliri 2 trilyon dolara, kişi başı geliri 25000 dolara, ihracatı 500 milyar dolara yükseltilecek. İşsizlik %5 e düşecek, ülkemiz dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girecek. Vs vs.Gülmeyin, seçim süreçlerinde yapılmış vaatler bunlar.

Niye mi yazıyorum bunları, şehir merkezinde yaptığım ziyaretlerde bir genç arkadaş sordu bana; abi önümüzdeki seçimlerde aday olacak mısın? Şöyle bir baktım yüzüne, yakışıklı, uzun boylu belli ki eğitimli bir genç. Düşünüyorum dedim,”o zaman yalan söyle abi” dedi. Biraz konuştuk, gıda mühendisiymiş. İşe alımlarda ki torpillerden, kayırmalardan öncelikli şikayeti var.”Vaatlerde bulun” yani “yalan söyle” önerisini düşündüm biraz. Demişlerdi başka zamanlarda, farklı yerlerde “kesenin ağzını açmazsan olmaz” diye.

Hep şikayet ederiz, siyaset, yalan ve kandırmalarla, rüşvetle, kayırmalarla iç içe diye. Toplumun, seçmenin bunda kabahati yok mu? Adayların programları, ekibi, güvenirlilikleri değil de seçmene yönelik anlık verilen vaatler, çıkarlar seçim kazandırıyorsa, seçim sonrası o makama gelenlerden “dürüstlük” beklemekte niye? Ayrıca seçilmek için “yatırım!” yapanlar o makamın kendilerine kazandırdıklarını, bir de “hesap verme” zorunluluğunu toplum sormuyorsa, versin bol keseden türlü vaatleri, açsın kesenin ağzını. Bence ülke olarak “siyaset” kurumunu eleştirirken öncelikle kendimizden başlayalım.

Geçen hafta bu gazetede, Millet ittifakı meclis üyelerinin, 2021 yılı faaliyet raporunun tartışıldığı toplantı sonrası, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla yayınladıkları uzunca bir yazı vardı. Okudum birer birer tüm yazılanları. Gerçekten çok iyi hazırlanılmış, tüm hemşerilerimizin cevabını duymayı istediği sorular ve başlıklar. Demokrasiyi, mecliste sadece parmak sayısının çokluğuna bağlayan bir anlayış “cevap vermemiş”! Soruyor, Millet İttifakı meclis üyeleri “Çivril in bugününe ve yarınına sahip çıkma görevi sadece CHP ve İYİ parti’li meclis üyelerinin görevi midir?” diye. Öyle ya, neden diğer siyasi partilerin meclis üyeleri de “başkanın” sessizliğine ortak olup konuşmuyorlar? Haklı bir isyan bu. Belde de yaşayan birisi olarak, kendimin de sıkça bu sütunlarda yazdığım çeşitli eksiklikler, sorular sanki hiç duyulmuyor, geçiştiriliyor. Ne diyelim? Gün gelir devran döner.

Gençlere de birkaç sözüm var. Okuyorlarsa lütfen siyaset kurumuna ilgi duysunlar. Gelecek onların. Nasıl bir çevrede, ülkede yaşamak istediklerini çekinmeden ifade etsinler. Kendi adıma onlara gazetedeki sütunumu açar, isteklerini sizlere duyurmalarında yardımcı olurum. Lütfen öğrenelim, ”demokrasi” seçimden seçime oy kullanmanın ötesinde, huzur içinde beraber yaşamayı sağlayan kurallar içerir. Saygılı bir demokrat olma dileğimle.

Sağlıcakla kalın.