Merhaba

Bütün hâtıra vesileleri içinde mektubun ayrı bir yeri olsa gerek. Bugün pratik bir haberleşme vâsıtası olarak kullanılmasa da sayıları oldukça az olmakla birlikte hâlen mektup yazan, mektup yolu gözleyen kimseler var. Aklım ermeye başladığından beri bana gelen mektupların hemen hepsini sakladım. İlk yazdığım mektubu tam olarak hatırlamıyorum fakatson zamanlarda yazdıklarıma çoğunlukla bir cevap alamasam da bu yazdığım son mektup olsun demedim hiçbir zaman.

Mektubun târihi de önemli fakat yüzyıllar boyunca üstlendiği rolü düşünüp hakkında konuşmak daha anlamlı gibi geliyor bana. Posta güvercinleri ile başlayan kısa mesaj formundaki mektuplaşmalar zaman içinde bugünkü biçimine ulaşmış. Bir dönem mektup, günümüzdeki uzaktan eğitimin temellerini de oluşturmuş. Talebelerin, yaşadıkları beldelerden uzak diyarlarda bulunan hocaları ile soru-cevap yöntemi kullanılarak mektupla öğrenim gördükleri bilinmektedir. Bu mektuplaşmalarından oluşan oldukça hacimli eserler var. Hâlen kütüphaneleri süsleyen, bugünkü talebelere o dersin hocalarından birebir öğrenim imkânı sunan kitaplar, mektubun bir dönem ne denli önemli bir rol üstlendiğinin ispâtı. Mektup, geçmişte uzun savaş yılları boyunca evinden, ocağından, sevdiğinden, memleketinden ayrı düşmüş askerlerimizin, gurbet kuşlarının da aileleri ve sevdikleri ile kurdukları yegâne köprü de olmuş aynı zamanda. Bununla birlikte mektup, devletlerarası ilişkilerde, diplomasi tarihinde de önemli görevler üstlenmiştir. Günümüzde elçiler, sembol niteliğinde de olsa bulundukları ülkenin devlet başkanlarına güven mektubu arz etmeye devam etmektedirler.

Gelelim mektubun en romantik hâline. Efendim, resmiyeti, diplomasiyi ve öğrenim faaliyetlerini terazinin bir kefesine koysanız diğer kefeyi dengede tutacak kadar ağırlığa sahip aşk mektupları var bir de. Özellikle bizim kültürümüzde ve topraklarımızda aşkın en harâretli olanları yaşanmış, âşıklar birbirlerine olan hasretlerini ucu yanmış mektuplarla gidermişler. Yazımıza başlık teşkil eden beyitte de şâir, şiiri yazdığı döneme uygun olarak sevgilisine bir mektup göndermek isteğini “Bir güvercin olsa da sevgilime mektubumu ulaştırsa” diye düşünüp söylerken, “Can kuşum(Kendi canından bahsederek) bunu duyarak yuvasından seslendi “Beni gönder” mısralarıyla ifâde etmiş. Aşkların mektuplarla yaşandığı, sevgilinin evinin önünden geçerken kıpırdayan bir perdeye şiirlerin, şarkıların yazılıp söylendiği dönemlere girersek yazının sonunu getiremeyiz. Terazinin bir kefesinde diğer tüm konulara galip gelecek kadar oldukça ağır bir konu başlığı var ne de olsa.

Mektuptan sonra çıkan tüm haberleşme vâsıtalarını düşündüğümüzde hiçbiri onun yerini tutamamış. Telgraf, mektuba göre daha hızlı bir haberleşme aracı olsa da gündeme girdiğinden bir süre sonra hükmünü kaybetmiş. Duyguyu ifade edecek kelimeler sınırlı sayıda olunca fazla rağbet görmemiş. “Telgrafın tellerine kuşlar mı konar” ve Elazığ yöresine âit “Hüseynik” türkülerinde de rastladığımız telgraf, aktif olarak kullanımdan izini çarçabuk kaybettirmiş. Çağımızda mektubun yerini almış olan çeşitli dijital platformlardaki haberleşme, mesajlaşma programları ve uygulamaları içerisinde E Posta yöntemi ile yazışma yolu diğerlerine göre daha elle tutulur ve ciddi bir yöntem. Öyle olsa da ucu yakılmış, mumlarla mühürlenmiş ve çeşitli râyihalarla içerisine duygu katılmış mektupların yerini hiçbir vâsıta tutmadı, galiba bundan böyle de tutmayacaktır.

***

Ünlü Fransız düşünür ve yazar Jean Paul Sartre “İlk Uyanış” isimli romanında bir genç kızdan söz ederken “Her şeyi unutuyordu. Yemek yemeyi unutuyor, uyumayı unutuyordu. Bir gün nefes almayı unutacak ve her şey bitecekti!” der. Bizler de modern çağın getirdiği telaşelerle birçok güzel şeyi önce öteledik, ihmal ettik ve ne yazıktır ki galiba yavaş yavaş da unutmaya başladık. Mektup yazmak da unutulanlar arasına girerse pek önemli bir kültür ve edebiyat değerimiz yok olup gidecek. Şu satırları okuduysanız, biraz olsun vakit ayırabilir ve gayret ederseniz yazacağınız bir mektupla belki bu güzel değeri tekrar canlandırmak ve hayata döndürmek mümkün olacaktır. Belki bu sâyede postacılarımız da uzun zaman sonra tebligat ve başka evrakın yanında bir mektup ulaştırmanın zevkini yaşayacaktır. Mektubu alan kişinin sevincini tarif etmek ise elbette bizim boyumuzu aşar.

***

Bir Kelime

Âşiyân: Kuş yuvası. Mesken, ev.

***

Efendim dileriz ki bir sonraki yazıya kadar gözünüzü aydınlatacak, dudaklarınızda tebessüme sebep olacak bir mektup alırsınız, hiç olmadı siz bir mektup yazarsınız. Yeniden buluşana dek hoşça bakın zâtınıza. Yolcu yolunda gerek, kalın sağlıcakla.