Hem kendileri başkalarının ilgi nesnesi olmakta; hem de kendisi için ilgi nesnesi haline dönüşmüş başkalarını/başkalarının hayatını sosyal medya hesaplarında takip etmekte, gözetlemekte; hatta neredeyse “dikizlemektedir”.

Şu an ki toplum ‘Teşhir toplumu’ olarak nitelendirilir. Teşhir, arapça kökenli bir kelime olup

Gösterme, sergileme, herkese duyurma anlamlarına gelir. Teşhir, gösterme tutkusu ve şehveti yüklenen nesnelere kendisini ya da benliğini iliştirmektir. Amaç her ne kadar salt kendini göstermek gibi görünse de asıl amaç gösteri nesnesiyle donatılmış benliğin ya da sosyal varoluşun sergilenmesidir. Böylelikle statünün, sınıfın, zenginliğin, gençliğin, bedenin ve güzelliğin, refahın parıltılı halleri sunulur. Örneğin pahalı çantalar, pahalı ayakkabılar, şatafatlı elbiseler içerisinde olan kadının teşhir ettiği şey kuşkusuz sadece kendisi değil, statü ve sınıfıdır. Kabe’ye karşı dua ederken çekilen fotoğrafın sosyal medya da paylaşılması bireyin kutsal mekanı göstermesi değil, bireyin dindarlığını göreceli olarak halka sunmaktır.

Teşhircilik, bir tür cinsel ve cinsiyet kimlik bozukluğu olarak tanımlanabilir. Teşhircilik unutturur. Zira insanlar, yaşadıkları hayatın ancak seyredildiği ölçüde değer kazandığını düşünüyorlar. Sosyal medya ve dijitalleşme ile birlikte artık insanlar soyutlaşmış ve kendini ispatlama çabasına girmiştir.

Mahremiyet denilen şey sıradanlaşmış ve özel hayat kalmamıştır. Herkes herkesin nerede, ne yapıyor, ne yiyor, onu biliyor ve hakkında yorum yapabilir hale geliyor. Ruh durumundan, mutluluğuna kadar her şeyi sosyal medyadan ibaret zanneden yen nesil toplum, her alanda evriliyor.

Yaşadığımız çağ, geçmiş dönemlerden bugüne insanın geçirdiği en büyük mutasyonu sahnelemektedir. Zira insanlar artık konuşmuyor, sahneliyor, ifşa ediyor ve gösteriyor. Böylece çağımızın insanı düşünmekten çok seyretmeyi, bilmekten ziyade görünmeyi, beyinden ziyade ayn’ı (gözü), meslek sahibi olmaktan ziyade şöhret sahibi olmayı, çalışmaktan ziyade kolay para kazanmayı ve emekten ziyade eğlenmeyi kendisine temel ilke haline getirmiştir.

Günümüzde muhafaza etmek, saklamak, sakınmak gibi terimler hayatın olağan akışına oldukça uzak düşmektedir. Kısacası gözetlemek artık cezaevleri, tımarhane, klinik yoluyla gerçekleşmiyor. Aksine gözetim sokaklara hatta evimize kadar girmiştir.

Bunun içindir ki çoğu insanın bastırılmış duyguları sosyal mecralarda kendisini gösterme, ispatlama, inandırma gibi yollara başvurarak kendisini tatmin ettiğini düşünmektedir.

Dilerim ki özel hayat, mahremiyetin biraz daha dikkat edildiği farkına varıldığı bir topluma dönüşsün. Selametle.