Mustafa Kemâl Atatürk, incelediği 4 binden fazla kitap arasında Leone Caetani’nin İslam Tarihi ciltlerinde;

“Tarih, ilerisini göremeyenler için acımasızdır.”

cümlesinin altını kırmızı kalemle çizmiş ve bu cümlenin yanına da çok önemli olduğunu belirtmek için ikişer çarpı koymuştu.

Cümle “ihtiyat” (ileriyi düşünme, ileriyi düşünerek davranma) ve “tedbir” (bir işin sonunu düşünerek başarısını sağlama çaresine başvurma) hakkında idi.

Öyle ki, kendisi bütün hayatı boyuca da hep ileri görüşlü olmaya gayret etti.

Ona göre bahanelere teslimiyetçilik; yeni yüzyıla uyum sağlayamamış bir imparatorluğun cebinde kalan son kuruşlar idi.

Manda yönetimini kabul eden zihniyetlere inat, ‘dünyada benzeri yoktur’ dediği ve çok güvendiği kahraman askerlere ölmeyi emretti. Güvenini kazandığı milleti de tıpkı askerler gibi ölümü göze aldı, askerlerine yardım etti.

O günlerden sonra, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdıracak bir durum oluşmaması için devletin temellerini; laiklik, devletçilik, demokrasi, adalet ve bilimin üzerine inşa etti. Geleceği, tarihe bakarak yazmaya gayret etmek tam da bu demekti.

Bugün anlıyoruz ki, bir binanın temeli sağlam değilse, yan yatması, tuzla buz olması büyük bir depreme bakar.

Ama sağlamsa, asrın felaketi diye tanımlanan büyük depremlerde dahi binalarda çatlak bile oluşmaz.

Cumhuriyet’in 100.yılında bu şubattan beri yaşananlar, gerçekten kurtuluş savaşındaki topyekün seferberliği anımsatır nitelikte.

Millet, birlik ve beraberlik ruhunun önemini yeniden keşfetti ve

100 yıl önceki ruh yeniden canlandı sanki.

Bu ruh her yarayı iyi edebilecek güçtedir de…

Yalnızca geçmişi ve yakın tarihi iyi bilmek yetmez; matematiği, fiziği, jeolojiyi de çok iyi bilmek mecburi.

Analitik düşünmeyi, sorgulamayı elden bırakmamak gerekli.

Kopya çekilse de sınıf geçiren, lisans biter bitmez kolayca müteahhit, mühendis olunmasına izin veren eğitim anlayışını değiştirmek zaruri.

Her şeyi maddiyatla ölçen, başarıyı bile maddi kazanca göre değerlendiren anlayış yerine temelini ahlâkî değerlere ve insan haklarına yaslamak zorunlu.

Neyseki geçmişimize baktığınızda geleceğimizi nasıl inşa edeceğimizi anlatan örnekler onlarca ve çok kıymetli.

Ülkemizde 1500’lerde bıraktığı eserleri, nice depremlere dayanmış, uyguladığı yöntemler bugün Japon mimarisine örnek teşkil etmiş Mimar Sinan’ın torunlarının kendisinden öğreneceği çok bilgi var.

Tarihinden ders almayan toplumlar, aynı acıları tekrar tekrar yaşamak zorunda kalıyorlar ne yazık ki. Öğrenene kadar dersler devam ediyor.

Nitekim, Osmanlı döneminin sonlarından başlayarak günümüze dek şekillenen cumhuriyet ve demokrasi tarihimizde ülkemizin geleceği, bugün can güvenliğine verdiği değerle şekillenecek.

Herkese iyi günler dilerim.