Ülkemizde geçtiğimiz günlerde Konya’da bir barınakta köpeklere karşı barınak çalışanlarının uyguladığı akla ve vicdana sığmaz görüntüler tüm hayvan severleri, insanlığını yitirmemiş herkesi derinden üzmüştür.

Türkiye’de sokak hayvanlarının yeri barınaklar mıdır?

Barınaklarda rastlanan yetersiz koşullar ve acımasız davranışlar neden kaynaklanmaktadır ve nasıl çözülür?

Hayvanların canına kast edenlerin durdurulması için neler gerekir?

gibi pek çok soruya senelerdir cevap aranırken, hâlâ bu şekilde manzaralarla karşılaşmak çok acı vericidir.

Bu noktada bu konuyu doğru biçimde çözmek adına Batılı ülkelere bakabiliriz.

Anadolu Ajansı’nda yer alan bir bilgiyi kısaca özetlemek isterim. Çünkü

Avrupa ülkelerinin 19. yüzyıldan başlayarak sokak hayvanlarına yönelik yasaları ve 1950’lerden itibaren uyguladıkları kısırlaştırma çalışmaları bugün Avrupa sokaklarında başıboş hayvan görmeyi güçleştiriyor.

İnternetten evcil hayvan satışlarının istisnalar hariç yasak olması, evcil hayvan sahiplenmenin çok da kolay olmaması, bir kez sahiplendikten sonra sokağa hayvanları geri bırakmanın yani hayvanları terk etmenin yasak olması, tasmasız hayvanların verdiği zararlardan sahiplerinin sorumlu tutulması, tehlikeli ırk hayvan besleyenlerin satanların hapis cezalarına çarptırılması ve ciddi paralar ödemek zorunda kalması gibi pek çok katı kural sayesinde sokaklarda başıboş hayvanların sayısının azaltılmaya çalışıldığını görüyoruz.

Hayvanların yerel yönetimler tarafından toplanması, kısırlaştırılması, aşılanması ve geri bırakılması ülkemize göre daha gelişmiş durumda ilerliyor.

Barınaklarda toplanan başıboş hayvanların sahibi bulunamadığı taktirde veterinerler tarafından uyutulması gibi durumların da yaşandığı Fransa, Almanya, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde uygulanan tedbirlerin yalnızca doğru kısımlarını uygulamak ve ne olursa olsun hayvan canını insan canından ayrı tutmamak önemlidir.

Hayvanları uyutmak 20.yüzyılda kalması gereken ilkel bir uygulamadır. Vicdani ve ahlaki olarak en öncelikli sorumluluğumuz, doğanın bir parçası tüm canlıların yaşam hakkına saygı duymak ve iyi şartlarda yaşamaları için elimizden geleni yapmaktır.

Şuanda var olan hayvanların güvenli alanlarda tutulması en öncelikli konudur.

Geçici tedavi merkezlerinde iyileştirilen hayvanların insanlara zarar veremeyecekleri ama insanlardan da kopmayacakları yaşam alanları oluşturmak zorundayız. Tüm sokak hayvanlarını barınaklarda tutmaya çalışmak yanlış bir düşüncedir.

Mümkünse hayvanlar gerçekten vicdanlı insanlar/kurumlar/firmalar tarafından sahiplenilmelidir.

Barınaklarda kısırlaştırma ve aşılama işlemlerinin artması, barınakların iyileştirilmesi, barınaklarda yeterli ve vicdanlı çalışanlardan oluşan çalışma sistemi, bir daha hayvanlara kötü davranmaya cesaret edilememesi için caydırıcı yasaların uygulanması da yine aynı şekilde önemli adımlardandır.

Üstelik petshop ve internet aracılığıyla evcil hayvan satışları önlenmeden, bakamadığımız gerekçesiyle, yahut sokaklarda insanların güvenliğine tehdit oluşturdukları gerekçesiyle; sokak hayvanlarının toplanması kalıcı bir çözüm sağlamamaktadır.

Yaklaşık 20 yıl evvel belediyelere ve veterinerlere yasal izinler çıkmasına rağmen, sokak hayvanlarının kısırlaştırılması konusu vaktinde çözülmediğinden dolayı bugün barınaklarda yaşanan olaylar gerçekten çok üzücüdür.

Mama üreticileri kazansın diye, ya da maliyetleri yüksek diye kısırlaştırma işlemlerinden kaçınılması artık hepimize ciddi travmalar yaşatmaktadır.

Siyasi, ekonomik, ticari, sosyal pek çok açıdan ele alınması gereken sokak hayvanları konusunun çözümü uzun bir süreç gerektirse de, sokaktaki hayvanların mutlu yaşayabilecekleri ve insanların güvenliğini tehlikeye atmayacakları doğal ortamlar oluşturmak boynumuzun borcudur.

Üstelik depremlerde, doğal afetlerde eğitimli köpeklerden iyilik beklemeden önce, biz insanlar hayvanlara iyilik etmek zorundayız. Nihayetinde köpekleri ta 11 bin yıl önce evcilleştirerek sosyal yaşamda insanların arasına katan da biz insanlarız.

Hayvanların saldırgan olmasını önleyecek tek çözüm sevgidir.

İyi günler dilerim.