Sezgisel beslenme(vücudunuzun ihtiyacı kadar besin tüketmek), klasik diyet döngüsünü kırmanıza ve gıda ile ilişkinizi iyileştirmenize yardımcı olan sağlık ve sağlıklı yaşam için diyet dışı bir yaklaşımdır.
Sezgisel beslenme(vücudunuzun ihtiyacı kadar besin tüketmek), klasik diyet döngüsünü kırmanıza ve gıda ile ilişkinizi iyileştirmenize yardımcı olan sağlık ve sağlıklı yaşam için diyet dışı bir yaklaşımdır. Kısacası: sezgisel yeme normal yemedir ve geleneksel bir diyetin tam tersidir. Kısıtlanmış kalorilerden, belirli yemek saatlerinden veya uzun süreli egzersizlerden ziyade sezgisel beslenmede, vücudunuz sesini dinleyerek size neyin iyi gelip gelmediğini anlayabilir, seçimleri yapmak için en iyi kişinin kendiniz olduğunuzu öğrenebilirsiniz. Yemek sırasında veya sonrasında vücudunuzun gönderdiği işaretler fiziksel ya da duygusal olabilir. Bu işaretleri dikkate aldığınız zaman ise vücudunuz sizi yanıltmaz, çünkü o sizin için her zaman en iyisini bilir.
Fiziksel açlık: Bu biyolojik dürtü yavaş yavaş gelişir ve mide gurultuları, yorgunluk veya sinirlilik gibi farklı sinyallere sahiptir. Herhangi bir yiyecek yediğinizde tatmin olur ve tokluk hissedildiğinde yemeye devam etmezsiniz.
Duygusal açlık: Duygu değişimlerine bağlıdır. Üzgün, endişeli, öfkeli, stresli ya da yalnız hissederken kendimizi yemeklerle rahatlatmaya çalışırız. Tokluk hissi olsa bile yemeye devam eder, sonrasında ise suçluluk duygusu yaşarız.
Şimdi ise sezgisel beslenmenin 10 prensibini genel bir bakış açısıyla inceleyelim.
1.Diyet anlayışını reddet.
İnsanlar kulaktan duyma bilgilerle kendilerini kısıtlayıcı diyetlere sokuyorlar ve kilo veriyorlar ama sonra verdikleri tüm kiloları tekrardan geri alıp kendilerini suçluyorlar. Bu teoride ise bu anlayışı tamamen reddetmek yatıyor. Bu nedenle sezgisel beslenmenin ilk prensibi diyetin durdurulmasıdır, yani anti-diyettir. Bunun yerine bu beslenme türü insanların ihtiyaçları kadar temiz, kaliteli ve sağlıklı beslenmeleri için onları teşvik eder.
2.Açlığınızı onurlandırın.
Açlık senin düşmanın değil bu yüzden ilk başta kendinize ‘’Şu an gerçekten aç mıyım değil miyim?’’diye sorun. Eğer cevabınız evet açım ise vücudunuzu yeterli enerji ve karbonhidrat ile besleyin. Çünkü vücudunuzu yeteri kadar beslemediğiniz durumlarda kendinizi çok fazla yemek yerken bulabilir ve kilo alabilirsiniz. Bu teoriyle birlikte içgüdülerinize güvenmeyi ve yiyeceklerle sağlıksız ilişkilerinizi onarmayı öğrenebilirsiniz.
3.Yemekle barışı sağlayın.
Bir ateşkes çağırın, yemek savaşını durdurun! Ve yemek için koşulsuz izin verin. Kendinize sürekli belirli bir yiyeceği yememeniz veya sahip olmamanız gerektiğini söylerseniz, kontrol edilemeyen isteklere yol açacağından kendinizi durmadan kısıtlar ve günün sonunda yine siz mutsuz olursunuz. Bunun yerine kendinize ‘’bunu şimdi istiyor muyum?’’ Veya ‘’yerken zevk alacak mıyım?’’ Diye sorun ama diğer yandan da ‘’Bitirdiğimde kendimi gerçekten iyi hissedecek miyim?’’ Sorusunu ise asla es geçmeyin. Yani kısaca ne yemeli ya da yememelisiniz hakkındaki fikirlerden kurtulun.