Günlerden birgün şeytanın yolu bir köye düşmüş.

Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş.

Buzağı bu az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış debelenmiş ve boynundaki ip çözülmüş.Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş. Sağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunu buzağıya vurunca yavru yere yığılmış.

Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.

Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin ´gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle vurmuş.

Silah sesini duyan koca , karısını yerde cansız yatar babasını da elinde tüfekle görünce silahını çekip babasını öldürmüş.Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam , bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş.

Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan;

Bu felaketi de bana yüklerler, Ben buzağının ipini gevşetmekten başka ne yaptım şimdi demiş.

Ataların Öfkeyle kalkan zararla oturur atasözü çok sık kullanılan öğütlerden biridir.

Türk Dil Kurumu’na göre ise ‘Aniden öfkelenerek sergilenen davranışlar yanlış sonuçlar doğurur’ şeklinde tabir edilmektedir. Bu durum hem kalp kırmak hem de pek çok hata yapmak gibi anlamlar üzerinden dile getirilebilir.

Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı. (Dostoyevski)

Makamlar, mevkiler elbette her zaman birileri tarafından temsil edilecektir, önemli olan o makam ve mevkilere gelenlerin hakkını vermeleri görevlerini layıkıyla yapmalarıdır.

Yüreğinde “sevgi” olmayanın da edepli olması düşünülemez. İnsanları sevecek ki değer versin. İnsanlara değer verecek ki onlara karşı edepli davransın.

Yunus Emre;İlim meclislerinde aradım, kıldım talep,İlim geride kaldı ille edep ille edep demiştir.

Makam ve mevki elbise gibidir.Kimisine dar gelir Öldürür, Kimisine bol gelir Güldürür.

Adam birisi Pazar da koyun satıcısına yanaşır adını sorar;

Satıcı, Hacı Mehmet Çavuş demiş.

Adam, Hacılığın Mekke de,

Çavuşluğun askerde kaldı.

Koyununa ne istiyorsun Mehmet demiş…

Esen kalın…