Cumhurbaşkanı ve TBMM’ sinin yeni vekillerini belirleyecek seçime, yasal takvim olarak bir yıl kaldı. Kamuoyu’nun beklentisi ise öne alınması muhtemel bir erken seçim. Cumhuriyet tarihimizde görmediğimiz bir ekonomik krizin içindeyiz. Öyle ki zamlar aralıksız bir biri peşi sıra geliyor. Bozulan ekonomi beraberinde, dış politika, sığınmacılar, kutuplaşma, özgürlüklerin kısıtlanması, adalete duyulan güvensizlik ve daha nice sorunu su yüzüne çıkarınca, galiba siyasi iktidar bu yükü taşıyamayacak ve çözümü erken seçimde aramak zorunda kalacağız. Sağlıklı olan çözüm bu olmalı, iç ve dış gelişmeleri bahane gösterip seçimden kaçmak, sonrasında da izlenecek baskıcı, totaliter bir rejim ülkeyi felakete götürür.
Demokrasilerde farklı siyasi partiler, politikaları gereği izleyecekleri yol ve yöntemlerini açıklarlar. Toplumun farklı kesimleri, bulundukları konuma göre kendilerine uygun buldukları siyasi anlayışın destekçisi olurlar. Sanayiciysem, iktidarın bana sunacağı teşvikler, hibeler, vergi indirimleri gibi uygulamaları dikkate alır ona göre oy veririm. İhracat yapıyorsam ya da finans sektöründeysem, turizmle uğraşıyorsam vs.vs. aynı ölçütleri dikkate alarak oy veririm. Çiftçiysem, emekçiysem devlet benim refah düzeyimi arttırıyor, daha iyi bir hayat sürmemi sağlayacak koşulları sağlıyor mu? Buna bakarım. Peki acaba ülkemizde böyle mi oluyor?
Sizce örneğin, şeker fabrikaları kapatılınca şeker üreticisi, tekstil fabrikaları elden çıkarılınca pamuk üreticisi, sigara fabrikaları keza özelleştirilince tütün üreticileri para kazanabiliyor mu? Et, süt, hayvancılıkta verilen destekler yeterli mi? Yok olmaya giden tarımsal üretim, köylerden şehirlere göçü tetiklemiyor mu? Ortaya çıkan çeşitli sosyal sorunlar toplumun geleneklerini, kültürünü hızla unutturmuyor mu?
Onlarca olumsuz gelişmeyi sayabilirim. Vurgulamak istediğim hayatı yaşayarak öğrenen ” bizlerin” önümüzdeki seçimlerde nasıl bir tavır takınması gerekiyor? Hızla değişen dünya koşulları, ekonomiden iklim koşullarına, savaşlardan göçlere kadar geleceğimizi tehdit ediyor. Bunu görüyoruz. Nasıl bu duruma geldik? Nasıl hasarsız çıkarız? Hangi siyasi parti ya da ittifak bizlere bu konuda doyurucu, tatmin edici çözümler sunuyor?
Görünen o ki siyasi iktidar bugün gelinen noktada 20 yıldır kendisine oy veren geniş bir kitlenin desteğini kaybetmiş. Önümüzdeki seçimler bu bağlamda çok önemli.
Hep demokrasi deriz ya, sanırım biraz da önemli olan partilerin programları kadar bu uygulamaları hayata geçirecek kadrolarının seçimi. Siz istisnalar hariç hiç, milletvekili ya da yerel yönetimlerin belirlendiği seçimlerde ön seçim yapıldığını gördünüz mü? Üyesi olduğunuz bir siyasi partide siz belirleyebiliyor musunuz sizi yönetecekleri? Ya da oyunuzu kullanırken sıralı adaylar arasında “tercihli” oy kullanma olanağını seçim sistemimiz size veriyor mu? Geliyor önümüze bir liste, buyurun oy verin diyorlar. Dahası siyasi partilerin merkez yönetimleri tüzüklerinden aldığı yetkiyle istedikleri il ve ilçelerde her türlü görevden alma, görevlendirme yapabiliyor.
Ne zaman, ülkemizde geçerli olan bir zamanların “cici” demokrasisinin ve bugünlerin “güdük” demokrasisinin yetersizliğini öğreniriz sizce? Ne zaman, hep güçlü bir lider arayışında olmadan sadece kendimize güvenerek, kendi gücümüzle yıkar geçeriz engelleri? Kutuplaşmadan, kavga etmeden, birbirimizi dinleyerek, ortak menfaatlerimizde buluşarak mutlu bir geleceği inşa edebilir miyiz?
Sağlıcakla kalın.