Saadet Partisi Çivril İlçe Teşkilat Başkanı Halil İbrahim Erim ve Saadet Partisi İlçe Başkanı Zühtü Arslan’nın yayınladığı basın bildirisinde Doğu Türkistan’ın Filistin kadar mühim, Suriye kadar değerli ve Yemen kadar kıymetli bir mesele olduğunun altı çizildi.

Yaşanan zulme gözlerin kapatıldığını ifade eden Başkan Zühtü Arslan; “Bugün dünyanın adeta sus pus kesildiği insanların yaşanan zulme gözlerini kapadığı, medyanın ambargo koyduğu, biz Müslümanların ise çaresizlik içinde takip ettiği Doğu Türkistan’dan ve Uygur Türklerinden bahsedeceğini ifade eden Halil İbrahim Erim; “Bugün vahşi kapitalizmin ve zulmün bir diğer temsilcisi Çin Halk Cumhuriyeti’nin insanlık dışı uygulamalarını kamuoyuna açıklamış olacağız. Bizler; kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın bütün zulümlerin karşısında ve tüm mazlumların yanında yer alırız.

Zira bu çağda biz Müslümanların en önemli vazifesi toprakları ve egemenlik hakları gasp edilmiş hakları topraklarına ve haklarına yeniden kavuşturmak olmalıdır. Sonuçlar ne olursa olsun bu duruşumuzdan asla taviz vermeyiz” şeklinde konuştu.

“ÇİN AZILI DİŞ VE PENÇELERİNİ DOĞU TÜRKİSTAN VE UYGUR TÜRKLERİNE GEÇİRDİ”

Çin Halk Cumhuriyetinin ekonomik, stratejik ve demografik sebeplerden dolayı azılı dişlerini ve pençelerini Doğu Türkistan’a ve Uygur Türklerine geçirdiğini ifade eden Zühtü Arslan; “Doğu Türkistan, Çin topraklarının dörtte biridir ve sekiz ülkeye sınırı bulunmaktadır. Bu açıdan talihsel olarak bakıldığında bölge Çin için yabancıların istilalarına karşı bir tampon bölge görevi görmüştür. Doğu Türkistan petrol, uranyum, demir, kömür, altın, volfram, tuz, doğalgaz gibi stratejik yeraltı ve yer üstü zenginliklerine sahip bir bölgedir.

Doğu Türkistan’ın Taklamakan Çölünün içerisinde ve Çin Seddi’nin hemen arkasında kalan tek toprak parçası olması sebebiyle; Çin işgal ettiği bu toprakları Batıya açılan penceresi konumunda görüyor ve bu stratejik konumu Doğu Türkistan’ı Çin için vazgeçilmez hale getirmektedir. Petrol zenginliğinden dolayı “Umut Denizi” olarak adlandırılan Tarım Havzası’nın 10 Milyar tonun üzerinde petrol kapasitesi olduğu ve bölgede yapılan araştırmalarda, Doğu Türkistan topraklarında 300 milyon ton petrol ve 220 milyar metre küp doğalgaz kapasitesi olan 13 yatak olduğuna işaret edilmektedir.

Çin sanayisi için hayati önem taşıyan, Orta Asya Türk Devletlerinden gelecek herhangi bir boru hattının doğal güzergâhı Doğu Türkistan olacaktır. Böyle bir taşıma sisteminin Çin için sağlıklı ve güvenilir olmasının en garantili yolu ise Doğu Türkistan’ın kendi, denetimi altında bulunmasıdır. Çin’in yer altı zenginliklerinin dörtte üçü Doğu Türkistan topraklarında bulunmaktadır. Çin topraklarında çıkarılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan’da yer almaktadır. Doğu Türkistan’da 2 milyon ton kömür havzası olduğu belirlenmiştir. Bu da Çin’in toplam kömür rezervinin yarısını oluşturmaktadır.

“Tıpkı;

“Ben doğrunun peşindeyim, kimin söylediği fark etme. Adaletin yanındayım, kim için veya kime karşı olduğu önemli değil” diyen Malik El Şahbaz,

“ Her şey olup bittiğinde hatırlayacağımız şey düşmanlarımızın kötülükleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” Diye Aliya İzzetbegoviç,

“Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyen Rachel gibi …” dedi.

“KÖTÜLÜK MUTLAKA HÜSRANA UĞRAYACAKTIR”

Doğu Türkistan’ın 200 yılı aşkın bir süredir Çin Halk Cumhuriyeti’nin zulmü altında olduğunu ifade eden Zühtü Arslan; “Katliamlar, yargısız infazlar, işkence, nükleer denemeler, idam cezaları ile doğum kontrolü politikası nedeniyle gerçekleşen ölümler sistematik olarak devam etmektedir. Uygar dilinin kısıtlanması, haber alma, iletişim ve bilgi edinme özgürlüğünün kısıtlanması, zorunlu kürtaj, genç kızların zorunlu işçi olarak çalıştırılması , Doğu Türkistanlı kadınların fuhşa zorlanması özellikle kadınların yoğunlukla maruz kaldığı ihlaller arasındadır.

Uygur halkının yaşadığı bu sıkıntıları her türlü platformda dile getirecek ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin nasıl bir zulüm uyguladığını her yerde anlatacağız.

Başta kendi yöneticilerimiz olmak üzere tüm Müslüman devlet idarelerini Çin’in uyguladığı zulmü kınamaya ve gerekli diplomatik girişimleri başlatmaya davet ediyoruz. Filistin, Suriye, Yemen ve bütün mazlumlar bizler için nasıl azizse; Doğu Türkistan ve Uygurlu kardeşlerimiz de bizler için aynı şeklide aziz ve muhteremdir. Son olarak; zulüm asla ebedi olmayacaktır ve kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır.” Dedi.

Editör: Haber Merkezi