Hastalığınız ve kullandığınız ilaçlar hakkında bilgi alabileceğiniz, aynı zamanda hastalığınızın sürecini kayıt altına alan hatta bu kayıtları hekiminize giderken götürebileceğiniz bir uygulama Rehber Eczane. Çivril’in Rehber Eczacılarından biri olan Jülide Çimen’le röportajımıza kaldığı yerden devam ediyor.

Jülide Hanım bir rehber eczacı olarak nasıl hizmetler veriyorsunuz?

Daha önce de söylediğim gibi Sağlık Bakanlığıyla Türkiye Eczacılar Birliği ortak hazırladığı bir uygulamadır. Üç modeli oluştu daha önce de söylediğim gibi diyabet, astım ve hiper tansiyon bu konularda kronik teşhis koymuş hastaların hem takibini yapıyoruz, hem kaydınızı yapıyoruz. Daha sonra da istedikleri takdirde bu bilgileri doktorlarla paylaşabiliyoruz. Aynı zamanda da hastalıklarıyla, ilaçlarıyla ilgili elimizden geldiği kadar bilgilerinizi veriyoruz hastalarımızın. İlaç kullanımlarıyla ilgili, doğru kullanımlarıyla ilgili bilgileri veriyoruz.

Bize Rehber Eczane modülünde öyle güzel örnekler anlattılar ki çok şaşırdığım şeyler oldu. Benim de başıma gelen birkaç böyle ekstrem olaylar oldu. Mesela bir astım hastası ilacını eczaneden alıyor. Ama tarif edilmediği için kapağını açmadan kullanıyor. Ve hiçbir şekilde hastalığında bir iyileşme olmadığı gibi ve hastalığı devam ediyor. Daha ağırlaşarak gidiyor doktora tekrar. Doktor nasıl kullanıyorsun diye soruyor. Kapağını açmadan kullandığı ortaya çıkıyor. Hiç ilaç alamamış yani.

Yine benim başıma gelen bir olayı anlatayım. İnsülin kullanan bir hastam. İnsülin dozu gitgide artıyor ama bir türlü şekeri düşmüyor. Daha sonra benim aklıma geldi. İnsülin kendisinin kilosuyla alakalı vücut kitle endeksine baktık. Vücut kitle endeksine göre insülin kalem ucunun uzunluğunu değiştirdik ve birden düştü şekeri . Kullandığı kalem ucu 4mm kullanıyormuş aslında 6 mm kullanması gerekirken ve insülin doğru dokuya geçmediği için şekeri bir türlü düşmüyordu. O küçücük bir değişiklikle hem aldığı ilacın tam etkisini alabilmiş oldu, hem de istediğimiz sonucu ulaştık. Çok önemli. Bu konuda Rehber Eczane olarak aslında eczacıların hepsi bilgili ve deneyimli. Bu bilgileri de hastalara aktarmak çok önemli.

Halk arasında bilmediğimiz ve aynı zamanda da karıştırılan şey Şeker nedir? İnsülin Nedir? Açlık ve Tokluk İnsülin Direnci nedir?

Kan şekerinden başlamak isterim. Şimdi yediğimiz yiyecekler vücudumuza girdikten sonra kan şekeri olarak vücuda alınıyor. Vücudumuza aldığımız yiyeceklerde karbonhidrat lipit ve protein var. Bunların hepsini enerji kaynağı olarak kullanabiliyoruz. Ama esas enerji kaynağı glikoz. Aldığımız basit şekerleri de vücudumuz glikoza parçalıyor ve şeker, enerji kaynağı olarak glikozu kullanıyor. Bazı organlar yağı ve karbonhidratı da, proteini de enerji kaynağı olarak kullanıyor ama beyin ve sinir hücreleri sadece şekeri, glikozu enerji kaynağı olarak kullanabiliyor. Onun için şeker çok önemli.

İnsülin de bizim pankreas dediğimiz bir bezimiz var. Karaciğerin altında duruyor ve o yemek yediğimiz zaman kanımızdaki şeker oranı arttığında beynimiz pankreasa diyor ki insülin salgıla. Besleniyor, insülin salgıla. İnsülin şeker molekülünün elinden tutuyor, hücrenin içine sokuyor. Böylece şeker molekülü enerji kullanılabiliyor. Eğer fazlaysa da depolanıyor hücrede.

Şeker Hastalığı nasıl oluşuyor?

Bazı hastalarda insülin yeterli salgılanmıyor. Dolayısıyla kandaki şeker hücre içine giremediği için kandaki şeker oranı gitgide artıyor ve yüksek şeker oluşuyor. Bazı hastalarda da hücrelerin zarlarındaki insülin reseptörleri insülini algılayamıyor. Dolayısıyla insülin salgılanıyor ama şeker hücre içine giremiyor. İşte buna da insülin direnci deniliyor. Bu şeklide muhteşem bir metabolizma ile yaratılmış. O salgılanan insülin yemek yediğimizde beynimizden uyarı gelmesi, insülin salgılanması. Ama biz doğru beslenmeyerek , zamansız acıkmadan yediğimiz zaman ve yanlış yiyecekler tükettiğimiz zaman bütün bu şahane işleyen düzeni kırıyoruz. Gereksiz şekeri çok fazla aldığımız zaman beynimiz diyor ki insülini çok salgıla . Bu sefer pankreas çok fazla salgılıyor. Bütün insülin şeker içine girdiği için bu sefer kan şekerimiz aniden düşüyor. Yani doğru beslenmediğimiz zaman bütün bu muhteşem metabolizmayı bir yerinden kırmış oluyoruz. Dolayısıyla diyabet dediğimiz şeker hastalığı ortaya çıkıyor.

Beslenmeyle Şeker Hastalığını ve insülin direncini düzeltebileceğimizi anlıyorum. Bu doğru mu?

İki tip şeker hastalığı var. Bir tanesi doğuştan gelebiliyor ve pankreastan hiç insülin salgılanmıyor o insanlarda. Buna Tip 1 Diyabet diyoruz. Tip 1 diyabet hastalarına her şekilde insüline bağlı yaşıyoruz. Tip 2 diyabet dediğimiz halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen hastalık. yaşam değişikliği, beslenme değişikliği bütün hastalıklarda olduğu gibi şeker hastalığında da çok doğru sonuçlar verebiliyor. Yine bize bu eğitimlerde anlatılan çok ekstrem örnekler var. Sadece yürüyüşü hayatına ekleyerek insanlar tansiyonunda şekerinde değişiklik sağlayabiliyor. Ya da olumlu düşünerek ki ben bunu çok önemsiyorum. Olumlu düşünerek, hayata olumlu bakarak çok şeyi hayatımızda değiştirebiliyoruz, güzelleştirebiliyoruz diye düşünüyorum.

Şeker hastası birisi geldi. Burada nasıl bir uygulama yapıyorsunuz?

Şeker hastalığı teşhisini doktor koyuyor. Reçetesi yazıldı, ilacı ile beraber geldi. Reçetesinde diyabet teşhisi konulduysa hastanın ilaca uygunluğunu anlatıyoruz. Ne şekilde kullanması gerektiğini, ilaçların yan etkilerini. Hangi zamanlarda ne zaman kullandığıyla ilgili tam etki edeceğini hastamıza anlatıyoruz. Bunun yanında da hastalığıyla ilgili şimdi size kısaca anlattığım gibi bilgi vermeye çalışıyoruz. Aslında Çivril’deki insanlar çok bilinçli ve bunu öğrenmeye meraklılar., kendi sağlıklarıyla ilgililer.Benim burada yaptığım , rehber eczanenin de tavsiyesi o. Hastaya bilgiyi veriyoruz.Rehber eczaneye kaydediyoruz. Sonra bir ay sonra kontrole çağırıyoruz. Burada tekrar şekerini ölçüyoruz. Bir ay içinde nasıl beslendiğini soruyoruz. Bir ay içinde şekeri yükselip, hastaneye gidip, gitmediğini öğreniyoruz. Doğru beslenme diyoruz. Hastalara deneyin diyoruz. Hangi gıdaları tükettiğinde kötü hissediyorsun şekerini ölç diyoruz. Şeker ölçüm cihazı veriyoruz, onun nasıl kullanacağına dair eğitimini veriyoruz. Küçük bizim de tavsiyelerimiz oluyor yürüyüş gibi, doğru beslenme gibi, pozitif düşünce gibi. Bu şekilde hastalarımızı hastalığı hakkında bilgilendiriyoruz ve temasımız hiç kesmiyoruz takip ediyoruz. Çoğu kişide de çok olumlu dönüşlerimiz oluyor.

Buradan şekere hastası hastalarımıza ne söylemek istersiniz?

Bir insanın hangi hastalık olursa olsun benim şahsi kanaatim tüm hastalıklarımızın temel sebebi bağışıklığımızın düşmesi. Sizin bağışıklığınızı ne düşürüyor. Hayatınızı oturun bir düşünün. Ben neden hasta oldum, neden bu hastalık çıktı. Hangi şeyi yanlış yapıyorum. Önce bunu, kendi hayatlarını gözden geçirmelerini tavsiye ederim. Keza günlük yaşantılarında onları rahatsız eden ne? Bağışıklıklarını düşüren ne? Bunu oturup bir düşünmelerini, o kadar yoğun bir tempoda çalışıyoruz ki kendimizi hiç vakit ayırmıyoruz. Onun için bunu düşünmelerini tavsiye ederim. Yine hastalıklarıyla ilgili sonuna kadar araştırmalarını, bilgi edinmelerini, ben hastayım deyip kabullenmemelerini tavsiye ederim.

Bir hasta ile üç saat konuşmuşluğum vardır. Ama bundan hiç gocunmam, zevk alırım. Her zaman beklerim, başım gözüm üzerine. Keşke bir kişiye bile faydam dokunabilse.

Editör: Haber Merkezi