Konuşmasına2019 yılının sonunda ortaya çıkan Covid-19 nedeniyle bireylerin, içinde bulunduğu ölüm kaygısıyla derinden sarsıldıklarını söyleyerek başlayan Prof. Dr. Osman Özdel, virüsün neden olduğu ölümler sonrasında insanoğlunun ölümle yüz yüze geldiğini ifade etti. Yaşanılan bu sürecin bir travma olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Özdel, insanların önce bir şok yaşadığını, sonrasında “bize bir şey olmaz” gibi bir düşünceyle inkâr sürecine geçtiklerini ve bu virüse yakalanan bireylerin zihinlerinde ise “neden ben?” sorusunun oluştuğunu, kayıpların sayısı arttıkça da toplumların hangi önlemleri eksik aldıklarını sorgulamaya başladıklarını söyledi. Bundan sonraki süreçte de kabullenmenin yaşanacağını belirtti.

“Bu süreçten psikolojik olarak olumsuz etkilenmemek için çoktandır yapmayı ihmal ettiğimiz hobileri, uğraşıları tekrar gündeme getirebiliriz”

Bu süreçte insanların en önemli ihtiyaçlarından birinin de doğru bilgilendirilme olduğunu ifade eden Prof. Dr. Osman Özdel, Ülkemizde bu bilgilendirmenin sağlıklı olarak yapıldığını dile getirdi. Salgınla mücadelede en önemli korunma yolunun kişisel izolasyon olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özdel: “Bireyler kişisel izolasyon koşullarına kayıtsız şartsız uymalıdır. İzolasyon elbette insanın sınırlarını zorlayan, hayatını kısıtlayan bir durumdur. O zaman bu sınırlı hayatta nasıl bunu keyifli hale dönüştürebiliriz, bunun üzerine düşünmeliyiz. Bu süreçte teknolojik bir değişim yaşanacak. İnternet üzerinden dersler, konferanslar gibi örnekleri görüyoruz. Bunlarla birlikte teknolojinin getirdiği iletişim kavramı hayatımıza girmeye başladı. Bu süreçten psikolojik olarak olumsuz etkilenmemek için çoktandır yapmayı ihmal ettiğimiz hobileri, uğraşıları tekrar gündeme getirebiliriz. İnsanlar dönüp iç isteklerine tekrar bakmalıdır. Neleri önemsemedi bunları gözden geçirmelidir. Kitap okumaya daha fazla zaman ayırabiliriz ya da sevdiklerimizle telefonda daha çok konuşabiliriz. Yaşadıklarımızı, duygularımızı yazabiliriz. Bu yazdıklarımız, ileride bizlere yaşam biçimimize ait önemli bir anı olacaktır” şeklinde izolasyon sürecinden psikolojik olarak olumsuz etkilenmemek adına yapılabilecekleri sıraladı. Covid-19 salgını ile kişilerin yeni alışkanlıklarının salgın sonrasında da bir süre daha devam edebileceğini ve insanların bir süre kendini toplumdan uzak tutabileceğini ifade eden Prof. Dr.Özdel, bireyci yaklaşıma karşı toplum dinamiklerinin baskın gelerek, toplum içinde var olan insanın yine toplum içine karışacağını söyledi.

“Tüm bu yaşananların bir süreç olduğunu unutmamalıyız”

Virüse yakalanma kaygısıyla başa çıkma konusunda sakin olmaya çalışmak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Osman Özdel, tüm bu yaşanılanların da bir süreç olduğunu unutmamak ve umudu diri tutmak gerektiğini söyledi.

Covid-19 salgının en olumsuz etkisi olarak görülen ölümlerin, hayatını kaybeden kişilerin yakınlarında da derin bir üzüntü ve yasa neden olduğunu belirten Prof. Dr. Osman Özdel, bu süreçte salgında can kayıplarının fazla olan ülkelerde toplumsal bir yas havasının yaşadığını, evlerde artık hüzünlü şarkıların çalındığını söyledi. Yaşanılan acı ve yasın paylaşılmasının bu hüzün durumunun atlatılmasında önemli bir etmen olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özdel, zamanında yaşanmayan yasın, sonrasında faizi ile geri döneceğine dikkat çekti.

Salgından tedavi süreci sonrasında virüsü yenerek kurtulan bireylerin, bu salgınla hali hazırda mücadele eden hastalar için önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Osman Özdel, iyileşen hastaların elde ettikleri başarıları diğer bireylerle paylaşmalarının, kişilerin baş edebilme gücünü de arttıracağını sözlerine ekledi.

Editör: Haber Merkezi