Örneğin; Google arama motorunda 2,4 milyondan fazla insan bu diyetle ilgili arama yapmıştır.
Alkali diyetin temeli, bazı besinlerin daha az bazı besinlerin ise daha fazla tüketilmesi ilkesine dayanmaktadır. Bu tür diyet et, süt ve ürünleri, yumurta, tam tahıl ve işlenmiş besinlerin tüketiminin azaltılmasını; sebze, meyve ve bakliyat tüketiminin artırılmasını önermektedir. Böyle bir diyetle asidin azaltılması sonucunda vücutta ağırlık kaybının ve devamlı sağlığın geliştirileceği belirtilmektedir. Ağırlık kaybı ile ilgili kanıtlar oldukça az olmasına rağmen içerdiği besin ögeleri ile kemik ve böbrekler üzerine faydalı olabileceği söylenmektedir.
Alkali diyetin savunucuları olduğu kadar bu diyeti desteklemeyen çalışmalar oldukça fazladır. Desteklemeyenler alkali diyetin kısıtlayıcı yönlerini eleştirmekte ve beslenme yetersizliği veya yeme bozukluklarına yol açabileceğini vurgulamaktadırlar
Besinler mineral içeriğine göre asit ve alkali olarak sınıflandırılmaktadır. Alkali besinler magnezyum, manganez, demir ve potasyum gibi daha çok alkali özellik gösteren mineralleri içerirken; fosfor, bakır ve sülfür içeren besinler daha çok asidik özelliğe sahiptir.
Örneğin; meyve, sebze, meyve suları, patates alkaliden zengin ve düşük asit yüküne sahipken; tahıl ürünleri, et, süt ve ürünleri, balık alkaliden fakir olup daha yüksek asit yüküne sahiptir. Ayrıca düşük fosforlu içecekler olan kırmızı ve beyaz şarap, maden suyu düşük asit yüküne sahip olup; bira, kakao yüksek asit yüküne sahiptir.
Alkali diyet içeriğinde şeker, tuz ve et tüketimi tamamen yasaklanmamakta, sadece miktarı azaltılmaktadır. Asit formundaki pestisit, antibiyotik ve hormonlara maruz kalan besinlerin yerine organik besinlerin tercih edilmesi gerektiği savunulmaktadır. Ancak bazı görüşlere göre besinlerin asit-alkali olarak ayrılmasının yanlış olduğu, domates, peynir altı suyu, turunçgiller gibi zayıf asidik olan bazı besinlerin vücutta alkali gibi algılandığı da ifade edilmektedir.
Birçok internet kaynağı ve kitap bilgilerinde kemik sağlığını alkali diyetin geliştirdiği bilgisi yer almaktadır. Güncel literatürdeki sistematik derleme makalesinin sonucunda, kemik erimesinde kemik sağlığı için alkali diyetin diyet asit yüküne karşı koruyucu olmadığı yönünde kanıtlar bulunmuştur. Alkali diyetin kemik sağlığı üzerinde olumlu etkisi kesinlik kazanmadığından bu diyetin rutinde önerilmesi de uygun olmayabilir.
Ayrıca günümüz diyetleri ile yetersiz alınan potasyum, aşırı sodyum klorid alımını baskılayıp yüksek kalsiyum birikiminin etkilerini hafifletmektedir. Diyetle aşırı protein alımı ise yüksek böbrek asit yükü oluşturmakta; alkaliden zengin besinler veya besin desteği alınmazsa düzenleyici sistem devreye girememekte ve oluşan asit yükü kemik yoğunluğunu azaltmaktadır. Yeterli miktarda protein alımı osteoporoz ve sarkopeni oluşumunun engellenmesinde önemlidir. Sonuç olarak protein alımını azaltmaktan çok meyve ve sebze tüketim miktarını artırmak daha doğru olabilir. Herhangi bir mineralin eksikliği olmadığı sürece dışarıdan alınıp vücudun asit ve alkali dengesini bozacak şekilde yapılan diyet uygulamaları hastalık risklerini artıracağından kaçınılmalıdır.