Naciye Nine şöyle bir duraklayıp, Yunus’u sarmalayan sağ elini gevşetip dirseği ile elbisesinin cebini yokladı. Cepteki hafif şişkinliğin dirseğine temasından mutlu, sevecenlikle torununu yanıtladı,

-Var Yunusum…

Yunus tüm şirinliği ile,

-Bakkala gidelim mi?

-Gidelim Yunusum…

Yunus minik elleri ile ninesinin buruşuk elinden tutup ninesinin oturduğu yerden doğrulmasına yardım etti. Sonra küçük adımlarla avludan çıkıp bakkala doğru yöneldiler. Çok uzak olmayan bakkala vardıklarında orta yaşlı bir kadın alışveriş ediyordu. Kadın bakkala sordu,

-Gıdı gıdı va mı?

Bakkal, “Gamadı ga, gamadı ga!” deyince kadın almış olduklarının parasını ödeyip bakkaldan çıktı. Bu arada soruyu ve yanıtı anlamayan Yunus, gözleri iri iri açılarak ninesine sordu,

-Kadın ne sordu,

Ninesi yanıtladı,

– Yumurta var mı?

Yunus yeniden sordu,

Bakkal ne dedi?

-Kalmadı artık..

Bakkal, nine ve toruna ne istemiştiniz dercesine bakınca ninesi torununa doğru hafiften eğilip fısıldadı;

-Haydi Yunusum canın ne istiyorsa al…

Yunus birkaç abur cubur ve gerçek yumurtadan bir bir farkı olmayan bir oyuncak yumurta alıp “Benim alacaklarım bu kadar!” deyince, alınanların parasını ödeyip bakkaldan çıktılar. Eve gelince Yunus abur cubur atıştırmaya nine de Yunusumun canı yumurta istedi herhalde diye düşünüp elinde bakkaldan alınan oyuncak yumurta mutfağa girdi. Yumurta dığanını çıkarıp içine biraz yağ koyup dığanın altını yaktı. Yağ kızar gibi olunca yumurtayı kırmak için mutfak mermerine vurunca ortadan ikiye ayrılan yumurtanın içindeki yap boza benzeyen plastik parçalar ve küçük şekerlemeler mermerin üzerine saçılıp gitti. Bu parçaların nasıl birleştirileceğinin yazılı olduğu kağıt, yarısı mermerde öbür yarısı oyuncağın içinde…

Nine usulca gören duyan var mı dercesine sağına soluna bakındı ve Yunus’a görünmeden yeni bir yumurta satın alma niyetiyle mutfak kapısına doğru yürüdü. Tam kapıya varınca öbür odadan Yunus koşarak gelip,

-Naciye Anne benim yumurtam nerede? Diye sorarken mutfak mermerinin üzerinde ikiye ayrılmış yumurtayı, mermerin üzerine saçılmış yapboz parçalarını ve şekerlemeleri görünce başladı “Yumurtamı niye kırdın, nasıl kırdınsa yapıştır!” diye tepinerek ağlamaya.

Ninesinin “Yunusum haydi bakkala gidip yenisini alalım, hem bir de değil kaç tane istersen alalım!” demeleri para etmemiş Yunus iki gözü iki çeşme “Yumurtamı yapıştır!”diye tutturmuştu.

Naciye nine torununun ağlamasına dayanamayıp bakkalın yolunu tutarken “Bu dölün babası da tutturunca tam tuttururdu…Hatta bir gün ortasından ikiye bölünen ekmeği “nasıl kopardınsa öyle yapıştır!” diye etmediği eziyet koymamıştı diye aklından geçiriyordu.