2019’un Aralık ayında Çin’de ilk kez görülen bir virüs dünyayı 3 yıldır etkiliyor.

8 Ekim 2022 tarihi itibariyle dünya genelinde 621 milyon vaka sayısı ve 6,56 milyon vefat sayısı, virüsün ne denli yaygın olduğunu kanıtlar nitelikte.

Ülkemizde de maalesef bugüne dek 16,9 milyon vaka sayısına ve 101 bin kişinin vefat etmesine neden oldu. Elbette ki bunlar resmi kayıtlı olanlar. Pek çok kişinin hastanelere gitmeden, test yaptırmadan hastalık sürecini evde atlatmaya çalıştığı da bir gerçek.

Peki pandemi sürecine kısaca bakacak olursak, neler geldi ve neler geçti, neler öğrenildi, gerçekten öğrenildi mi?

Bu süreçte, pek çok sorunla karşılaşıldı, global ekonomik dengeleri olumsuz etkilendi. Dünya daha önce de çeşitli salgınlarla mücadele etmek zorunda kalmış olsa bile, bu virüse karşı oldukça hazırlıksız yakalandı ve virüs hızla yayıldı.

Küreselleşmenin belki de olumsuz bir yansıması olarak; ülkelerin birbirine bağımlılık derecelerinin fazla olması da bir ülkede yaşanan olumsuz süreçlerin başka ülkelerde de görülmesini hızlandırdı.

Öyle ki, ülkeler üretimlerini durdurma, ticari faaliyetlerini askıya alma, sokağa çıkma yasağı gibi günlük hayatta sıkı tedbirler uygulama, uluslararası uçuşları iptal etme, toplu halde katılımların gerçekleşeceği sosyal faaliyetlerin durdurulması gibi pek çok konuda mücadele verdi. Ekonomiden sosyal yaşama hayatın donma noktasına geldiği ülkeler, şehirler bile oldu.

Sağlık sektörünün önemi bir kez daha ortaya çıktı.

Sağlık sektöründe yaşanan aksamalar nedeniyle en büyük devletlerin kendi vatandaşlarına dahi yetemediği görüntüler bütün dünyada şok etkisi yarattı. Irkçılık adeta yeniden hortladı.

Küresel iktisadi sorunlar karşısında yapısal sorunları bulunan ülkeler ve birlikler, her ne kadar salgına karşı ortak çözümler üretmeye çalıştıysa da, Avrupa Birliği üyeleri arasındaki dengesizlikler bir bir gün yüzüne çıktı.

Pandeminin ilk başladığı dönemlerde ABD ve Çin arasında virüsü kim yaydı kavgaları ortaya atılmıştı. Amerikalı yetkililer, devlet başkanı Trump dahi, covid-19 virüsünün Çin’deki laboratuvarlarda üretildiğini iddia ederek, Dünya Sağlık Örgütü ile karşı karşıya gelmişti. Peki Çin’e kim getirmişti, Çin’de görülür görülmez neden gizlenmeye çalışılmıştı gibi pek çok soru da henüz net olarak bilinmese de, ki artık kimse sebeplerini merak etmiyor, virüsün çeşitli varyantları da yayılmaya devam etti.

Virüse karşı mücadelede ABD, Rusya, Çin, Almanya, Hollanda, Hindistan, Türkiye gibi ülkelerin aşı çalışmaları önemli bir katkı sağladı. Acil kullanım onayı verilen aşıların yan etkileri, tüm faz çalışmalarından geçip geçmediği, aşı karşıtlığına karşı düzenlemeler gibi konuların arasında aşılama süreci 2021 yılının ortasında başladı ve tüm dünyada bağışıklık sağlanması için çalışmalar hızlandı.

Şuanda ülkemizde tablolar günlük paylaşılmasa da, hala devam eden bu pandemi sürecinde pek çok yakınımızı kaybettik, hepsi için ayrı ayrı üzüldük, şuan bakıyorum da, sanki atalarımızın o cümlesi gerçek gibi: kırk yıl kıran gelmiş, vadesi yeten ölmüş…

Bu sürecin yaraları henüz sarılamadan, Rusya-Ukrayna savaşının başlaması ile küresel ekonominin ve ülkemiz ekonomisinin de geldiği boyut gerçekten düşündürücü.

Yanlış politikaların ve küreselleşmenin etkisiyle ithalat odaklı bir ticari yapının; salgın ve savaş gibi krizlerde olumsuz etkileri daha da artıyor ne yazık ki… Bu nedenle yalnızca kısa vadeli ekonomik iyileşmeler değil, uzun vadeli bir iktisadi yapının oluşturulması her geçen gün önemini arttırıyor.

Bu süreçte büyük bir özveriyle çalışan tüm sağlık çalışanlarımızın hak arayışlarına, sağlıkta ve toplumda artan şiddete de bakıldığında, kesinlikle çok daha boyutlu bir şekilde toplumsal sorunlar ele alınmalı ve giderilmeli ki; uzun vadede yaşanacak tüm olumsuz süreçlerden daha az etkilenerek çıkabilelim.